İzleyiciler

TRABZON DEMOKRATLARI

Fotoğrafım
TRABZON, Türkiye
DEMOKRAT ANAVATAN PARTİSİ İL TEŞKİLATI

26.07.2009

İYİ AĞAÇ KOLAY YETİŞMEZ....



Bayanlar, Baylar. Basınımızın Güzide temsilcileri.


Sayın Genel Başkan Yardımcımız Sayın İstanbul il başkanım ve çok değerli dava arkadaşlarım hepiniz hoş geldiniz.Bu gün bura da ANAVATAN partimiz ile Demokrat Parti birleşme eşgüdüm komisyon toplantıları ve ardından Genel merkezce ANKARA da yapılan 81 ilin il başkanları toplantısı, akabinde MKYK toplantısı: sonucunda yine Genel Merkezimiz de Dün Bir araya gelen ortak bir metinle bunu partililerimize ve tüm kamuoyuna duyurulan birleşme süreci hakkında; Trabzon özelinde Değerli Başkanlarımın sunacağı bilgilerle Trabzon kamuoyuna süreci ve durumu arkadaşlarımıza ve partililerimize anlatacaklar.

Birleşme süreci devam eden bir süreç olduğunu hatırlatıp başlangıcının eski Genel başkanlarımız zamanından beri süregelen bir çalışma olduğu hepimizin malumu .Geçen süreçte çeşitli defalar ve çeşitli pazarlıklarda ki orantısız ve dengesiz müzakereler sonucu masadan sonuç alınamadan kalkılması bu birleşmenin geçmiş dönem sıkıntılarındandı.

Demokrat Parti Kongresinde delege yapısına rağmen sayın Hüsamettin CİNDORUK kongre salonunda kürsüde ‘’NE PAHASINA OLURSA OLSUN BİRLEŞME ADINA ADAYIM’’ söylemi ile kazanan olması fiilen Birleşmenin başlamasını teşkil etmiştir.

Ardından 3 Haziran da ikili görüşmeler başladı ve Komisyonlar kuruldu ,bakınız geçmişte sütten ağzı yanan bir taraf olarak bu sefer yoğurdu üfleyerek içen olduk ve önümüzde de bize yol gösteren bir geçmiş kılavuz hep var oldu.

Görüşülen her konu ve madde görüşme sonrasında tutanakla imza altına alındı.ilerlemeler ve aşılan her engel büyük titizlikle genel başkanlarca takip edildi.

Değerli basın mensupları karşılıklı anlayış ve ikili müzakerelerde ki çalışmalar sonucunda gelinen nokta paylaşım esasına dayalı birlikteliktir. Bu paylaşım ½ oranına uygun yapılacaktır.

İsim bazında bazı üyelerimizin ve kamuoyunun dikkatlerini çekmek istediğim noktada şudur. Çatısı altında birleşilmek istenen DP Bizim tarafımızdan o gün kü Doğru Yol Partisine sunulan ve görüşmelere geçilip tek ayağı yerine getirilen bir projedir. İsimde dolayısıyla devam eden süreç de Projenin davamı esasına uyulmuştur.Logo ozaman tarafımızdan kırat arkasına Türkiye amblemi dizaynı eklenmiştir.

Kamuoyunun kim genel başkan olacağı sorusu işin esasına değil fikriyatına terstir.Birleşme durumunu sekteye uğretmeya çalışacakların ortaya attığı olmayan bir sorundur.teşkilatlar ve oluşumları ilerleyen sürecin konuları olacaklardır. Genel başkanlık da aynen belirttiğim nedenlerle hiçbir şekilde pazarlık unsuru olarak taraflarca öne sürülmemiştir.

Önümüzdeki dönem de yaklaşan Genel seçimin zamanı 2011 tarihidir. bazı arkadaşlarımız yada ilgililerce ortaya atılan farklı bir isim ,farklı bir parti de olma şansı çok az olan seçeneklerdir.

Farklı bir Parti ismi Siyasi Partiler yasası na ve öngörülen seçime girme , teşkilatlanma süresinin yetmemesi adına İktidar partisinin Baskın seçim yapma ihtimaline karşı zamanının yetersiz olmasından dolayı uygun değildir.

Tabi ki ayrı düşünceler olacaktır. Hatta geçmişte olduğu gibi engel olmaya çalışanlar da olacaktır. Biz anavatan partisiyiz bizde Demokrasinin tüm unsurları işler herkes görüşünü fikrini bu ortamlarda açıklayacak yada parti yönetiminde olup söz sahibi olacaklardır.

BİAT kültürü bize uymaz. herkes düşündüğünüsöyleyecek ve herkes de söyleyeni dinleyecek demokrasiden biz bunu anlıyoruz.

Birleşme öyle kolay değildir zorluklar tabiki olacaktır. Koskoca İki dağın birleşmesi kolay değildir. İyi ağaç kolay yetişmez, Rüzgar ne kadar sert eserse ağaç o kadar sağlam olur.

Bu amaçla teşkilat sorumlularımız ve sayın Başkanlarım sayesinde sizlerin de huzurlarında ve akabinde ki toplantılar la partililerimize durumun anlatılması ve halkımın önüne ALTERNATİF koyabilmek maksadıyla yapılan çalışmaların devam edeceğini hatırlatmak istiyorum. TRABZON / 24 TEMMUZ 2009 -İSMAİL İNAN

25.07.2009

MERKEZİ YENİDEN İNŞA EDİYORUZ...


ANAVATAN Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Keskin, DP ile birleşmenin teknik boyutunun tamamlandığını ve yeni programın yazılmaya başlandığını kaydetti. Keskin, “Mesut Yılmaz da bu oluşuma destek verdi ama lider olmak istemedi” dedi. Anavatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Keskin,
Türkiye’de halkın iktidardan kurtulmak istediğini ve çare arayışında olduğunu ileri sürerek kendilerinin merkez sağda sağlayacakları birlik ile yeni bir çekim merkezi oluşturacaklarını söyledi. Trabzon’da Funda Otel’de partililerle bir araya gelen Anavatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Keskin, konuşmasında ;
Hükümete yüklendi. Başbakan Erdoğan'ı Türkiye'nin gerçek gündemini saptırmakla eleştiren Keskin, Kürt kökenli AK Partili bazı milletvekillerinin beyanlarının ardından Başbakan'ın 'Söz ola kestire başı' şeklindeki yaklaşımının da Türk demokrasisi açısından bir tehdit olduğunu savundu.
Halkın iktidardan memnun olmadığını ve çare arayışında olduğunu belirten Keskin, "Halk iktidardan kurtulmak istiyor. Biz de bu durumda halkın karşısına yeni bir oluşum, yeni bir çekim merkezi koymalıyız" diye konuştu.Yeni çekim merkezinin de merkez sağda birliği sağlayacak olan DP-Anavatan birleşmesi olduğunu kaydeden Keskin, Çelebi Mehmet’in Fetret Devri’ni sona erdirerek Osmanlı Devleti’ni dağılmaktan kurtarması gibi, merkez sağdaki bu birleşmenin de Türkiye’yi kurtaracağını iddia ederek şöyle konuştu:"Türk siyaseti fetret ve işgal devri yaşamaktadır. İktidar, kendisi karşısında alternatif teşkil edecek güçleri engelliyor. Türk siyaseti iktidarın işgali altındadır. Bu süreçte Türk siyasetinin merkez sağının yeniden kurulması gerekiyor.
"KONGRE KARAR VERECEK ,
DP ve Anavatan Partisi’nin birleşme çalışmalarının teknik boyutunun tamamlandığını ve yeni partinin programının yazılmaya başlandığını dile getiren Keskin, konuşmasını şöyle sürdürdü:"Salih UZUN ve Hüsamettin Cindoruk, Türkiye’de dağılmış olan, baskı altında olan merkez sağı tekrar dizayn etmek iddiasıyla, projesiyle ortaya çıktı. İşin teknik çalışmaları bitti. Dün itibarıyla da yeni partinin programı yazılmaya başlandı. Bu program ne eski DYP’nin ne de Anavatan’ın programı olacaktır.
Bizler, yeni bir yol oluşturarak iktidara talip olacağız. Çelebi Mehmet fedakarlığıyla yol almaktayız."Anavatan Partisi eski Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın da yeni oluşuma katkısı olduğunu belirten Keskin, ancak Yılmaz’ın liderliği düşünmediğini ifade etti."Türkiye’nin entelektüel insanları, kurumları bu birleşmeyi bekliyor" diyen Ahmet Keskin, "Bu birleşme yeni bir vizyonla kamuoyunun karşısına çıkacaktır.
Hüsamettin Cindoruk bu birleşmeyi sağlama sürecinin lideridir. Birleşme sağlandıktan sonra genel başkanın kim olacağına kongre karar verecektir. Anavatan Partisi kendini feshederek DP’ye katılım kararı alacaktır.
DP de yılbaşından sonraki olağan kongre sürecinden sonra kendi liderini seçecektir" şeklinde konuştu.Trabzon’daki toplantıya Anavatan Partisi İstanbul İl Başkanı Salih Sarı, Trabzon İl Başkanı İsmail İnan Merkez İlçe Başkanı Mehmet BAŞKAYA Akçaabat İlçe başkanı ALİ KÖROĞLU Hayrat İlçe başkanı Kasım Hacosmanoğlu Maçka İlçe başkanı ve çok sayıda partili katıldı.

23.07.2009

PROGRAM YAZILMA İŞLEMİNE GEÇİLDİ:..


Demokrat Parti Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk ve ANAVATAN Partisi Genel Başkanı Salih Uzun basının karşısına çıktı. ANAVATAN Genel Başkanı Uzun, Türkiye'nin normalleşmesi ve nefes alması gerektiğini belirterek, "Biz, Türkiye'yi normalleştirmek, nefes aldırmak, Türkiye'nin önüne yepyeni bir seçenek koymak için bütünleşiyoruz" dedi. DP ile ANAVATAN arasında 3 Haziran 2009 tarihinden bugüne bütünleşme konusunda yürütülen çalışmaların olumlu bir noktaya gelmesi üzerine, iki partinin genel başkanları Hüsamettin Cindoruk ile Salih Uzun, ANAVATAN Genel Merkezi'nde ortak basın toplantısı yaptı. Uzun, yaptığı konuşmada, daha önce iki partinin bütünleşmesi gerektiği konusunda açıklamalarda bulunduklarını ve bütünleşmenin yıl sonuna kadar tamamlanmasını öngördüklerini anımsatarak, bütünleşmenin yıl sonunu beklemeden hukuken tamamlanacağını belirtti. Uzun, tüzükle ilgili yapılacak değişiklikler konusunda da mutabakata varıldığını, geldikleri ikici aşamanın da "millete ne söyleyeceklerinin" belirlenmesi olduğunu söyledi. İki parti arasında bugünden itibaren birçok konuda ortak çalışma grupları oluşturulacağını ifade eden Uzun, şunları kaydetti: "Bütünleşme sürecini nihai olarak hukuken de tamamlayacağımız kongrelerle birlikte yepyeni bir parti programı, Türkiye'nin yapısal sorunlarına dair çözüm önerileriyle, yepyeni bir seçenekle ortaya çıkacağız. Bunu yapmak zorundayız. Türkiye'nin yeni bir seçeneğe ihtiyacı var. Türkiye'nin normalleşmesi gerekiyor. Yaşadığımız hayat normal değil. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, YÖK toplanıyor, çıkan haberler 'kriz' şeklinde. Milli Güvenlik Kurulu toplanıyor... Kurulun sivil ve asker kanatları arasında 'gerginlik' haber konusu. Anayasa Mahkemesi'ne başvuru oluyor, başka bir gerilim beklentisi ortaya çıkıyor. Başka demokratik ülkelerde haber konusu olmayacak konular, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı arasındaki görüşme Türkiye'de tansiyonu yükseltiyor. Bu normal değildir. Türkiye'nin normalleşmesi, nefes alması gerekiyor. Biz, Türkiye'yi normalleştirmek, nefes aldırmak, Türkiye'nin önüne yepyeni bir seçenek koymak için bütünleşiyoruz." Uzun, "Kırkpınar güreşçileri" gibi birbirine girmiş toplumun, meselelerini halledemeyeceğini vurguladı. Türkiye'nin ciddi meseleleri olduğunu belirten Uzun, siyasetçilerin görevinin sadece sorunları saymak değil, çözüm de üretmek olduğunu kaydederek, "Biz, Türkiye'nin önüne çözüm önerileri getireceğiz" dedi. "Bir ilki gerçekleştiriyoruz" DP Genel Başkanı Cindoruk ise Türk siyasi tarihinde bugüne kadar siyasi parti ayrışmalarının yaşandığına, bir parti içinden farklı partiler ortaya çıktığına işaret ederek, "Bugün ilk defa Türkiye'nin hasret kaldığı, iki köklü siyasi partinin bütünleşerek bir ilki gerçekleştirdiğini" söyledi. "Mutabakatlarının tam, kararlarının kesin" olduğunu anlatan Cindoruk, acele etmediklerini, temiz ve titiz çalıştıklarını kaydetti. Cindoruk, "DP ile ANAVATAN arasındaki bu bütünleşme bir siyasi partiye karşı yapılmıyor. Kimse bunu bir siyasi partiye karşı zannetmesin" dedi. "Merkez sağda büyük bir boşluk olduğu" görüşünü savunan Cindoruk, bu boşluğu doldurmak üzere yola çıktıklarını belirtti. "Türkiye'de iktisadi bir krizin yaşandığını ancak bundan daha önemlisinin yaşanan demokrasi, anayasa ve adalet krizi olduğunu" belirten Cindoruk, "siyaseti normalleştirecek bir siyasi birliği ortaya koyacaklarını, Türk halkının önüne vazgeçilemez, yeri doldurulamaz siyaset akademisi gibi bir partiyle çıkacaklarını" bildirdi.

19.07.2009

DÜZCE DE FINDIK İÇİN YOL KESİLDİ....



Fındık Politikasını Beğenmeyen Üreticiler Hükümeti İstifaya Davet Etti
Hükümetin Fındık Politikasını Beğenmeyen ve Ürüne Verilen Destekten Mahrum Bırakılacağını Belirten Üreticiler Hükümete Tepki Gösterdi. Bazı Üreticiler Fındık Dallarını Keserek Yol Ortasına Atarken, Bazıları Fındıkları Yola Döktüler. "Fındık Üreticisine Sahip Çıkmayan Hükümet İstifa Etmelidir.

Hükümetin fındık politikasını beğenmeyen ve ürüne verilen destekten mahrum bırakılacağını belirten üreticiler hükümete tepki gösterdi. Bazı üreticiler fındık dallarını keserek yol ortasına atarken, bazıları fındıkları yola döktüler. "Fındık üreticisine sahip çıkmayan Hükümet istifa etmelidir." diyen üreticiler, gereken düzenleme yapılmazsa hukuki yollara başvuracaklarını söylediler.


Düzce'nin Çilimli ilçesi Aynalı köyünde bir araya gelen üreticiler ve ziraat odaları başkanları, burada düzenledikleri basın açıklamasında, hükümetin fındık politikasını eleştirerek, birçok üreticinin mağdur edildiğini söylediler. Düzce'nin Çilimli ilçesi Aynalı köyünde ziraat odaları tarafından düzenlenen basın toplantısına Düzce ve ilçelerinin ziraat odası başkanları ve üreticiler katıldı. Basın toplantısında bir konuşma yapan Düzce Ziraat Odası Başkanı Ramazan Öztürk, Düzce ve Kaynaşlı ilçesinin mağdur edildiğini söyledi. Öztürk, Tarım Bakanlığı'nın fındık stratejisini değerlendirmek amacıyla bir basın toplantısı düzenleme gereğini duyduklarını belirterek, "Tarım Bakanlığı'nın açıkladığı fındık açılımı ile Düzce ve Kaynaşlı ilçesi bir felaket yaşamaktadır. Düzce ve Kaynaşlı ilçesi ekim sahası içinde olmadığından bahsedilen 150 TL destekleme ve söküm parasından hiçbir zaman faydalanamayacak. Oysa ki Düzce'miz ve Kaynaşlı'da toplam 152 bin dönüm fındık bahçesi bulunmakta, bunun 30 bini ovada,122 bin dönümü dağlık bölgede bulunmaktadır. Bunun Düzce'ye kaybı 3 yıllık sürede 55 trilyondur. Bugün basın açıklaması yapmak için burayı tercih etmemizin bir diğer nedeni de arkamızda gördüğünüz dağlık arazinin ova sayılması. Düzce'nin ve Kaynaşlı'nın haklı davasının mutlaka bir çözüme kavuşturulması için çalışacağız." şeklinde konuştu. Akçakoca Ziraat Odası Başkanı Levent Şahin Başaran da 2B alanı içinde yer alan ve ne sökülmesi ne desteklenmesi mümkün olmayan yerlerde üreticilerin tamamımın mağdur edildiğini belirtti.


Başaran, şöyle dedi: "1981 tarihinden önce orman vasfını yitirmiş araziler 2B olarak adlandırılmaktadır. Bu arazilerin mülkiyeti Hazineye ait olmakla birlikte zilliyeti, yani kullanımı üreticilerimize ait arazilerdir. Yıllar önce fındık alanı olmuş ve devlet tarafından tarım arazisi olarak nitelendirilmiş, üzerinde halen daha üretim yapılan bu araziler Akçakoca'da, Yığılca'da, Çilimli'de, Cumayeri'nde, Gölyaka'da, Gümüşova'da yok kabul edilerek, ne alan bazlı destek kapsamına alınmış, ne de sökümü öngörülen ve alternatif ürün yetiştiren üreticilere verilecek destekler kapsamına alınmıştır. Bu durumdaki üreticilerimiz şu anda ne yapacaklarını bilememekle birlikte, diğer mazot, gübre desteğinden yararlanamadıkları için mağduriyetleri ikiye katlanmıştır."


Akçakocalı fındık üreticisi Tacettin Akman ise uygulamaya konulan fındık politikasını eleştirerek, Fiskobirliğe 100 milyon dolar vermeyen Hükümetin 3 buçuk milyar dolar zararı neden göze aldığını sordu. Tacettin Akman, "Bırakın borç ödemeyi, benzin alamayan üreticiler el ile tırpan yapıyor, bahçe altı temizlemeye çalışıyor. Bu ülke sadece Doğu ve Güneydoğu'dan ibaret değildir. Bu ülkede Karadeniz de vardır. Bu ülkede yıllarca devletine sadakatle bağlanmış, vergisini ödemiş aslanlar gibi devletine sahip çıkmış Karadeniz de vardır. Üstelik dağıttığınız buzdolabı ve televizyona karşılık size oy vermeyen ama kazık attığınız üreticiler olarak sizlere oy vermiştir. Oturup bunu düşünmek lazım. Verdiğiniz bu kararı bir kez daha gözden geçirin." ifadelerini kullandı.


Fındık dallarını kesip yol ortasına atan ve bir çuval fındığı yola döken üreticinin çocukları da okul harçlıklarını nasıl temin edeceklerini sorarak, tek geçim kaynakları fındık konusunda devletin bu kararını gözden geçirmesini istediler.

18.07.2009

2010 BASKIN ERKEN SEÇİM....

AKP iktidarı ne yazık ki artık Türk insanını bıktırmış ve bezdirmiştir. Çünkü iyi niyetli bir yönetim tarzını bırakmış, beyninin arkasındaki dünyasının şartlarını Tük insanına dayatmak ve empoze etmek gayretine girmiştir. Bunun içinde adeta Türk Silahlı Kuvvetleri'ne savaş açmış durumdadır. Aklı sıra onu sindirecek, Türkiye'yi dünyada pek çok örneğini gördüğümüz basit ve ilkel İslam ülkelerine benzetecektir!.. Bunun için de AKP, "tek adam partisi" olma yolunda hızla ilerlemektedir.Ortada fol yok yumurta yok iken, bir Ergenekon yaratılmış, davası da bitmek bilmeyen şekilde uzadıkça uzamaktadır. Halk sıkılmıştır. Bıkmıştır. Darbe lafları almış başını yürümüş, adeta gündemi kaplamıştır. Tedbirleri güya gece yarıları alınan meclis kararları ile gündeme getirmek gibi lüzumsuz tedirginlikler yaşanmıştır. Türkiye'deki iktidarlar her şeyi doğru yaptıkları için mi ihtilaller olmuştur? Hayır...

Halkların desteği olmadan, hiç bir zaman darbeler gündeme gelmez ve olmaz. Bu sadece Türkiye'de değil, dünya ülkelerinde de böyledir. Türkiye'nin nüfusunun yarısından fazlası 28 yaşın altında. Bu insanlar 12 Eylül'ün ne anlama geldiğini, neden yapıldığını bilmiyor. Yaşı yetenler; 27 Mayıs'ların, 12 Eylül'lerin öncesindeki günleri hatırlar.. Hangimiz istemedik ve tasvip etmedik 12 Eylül'ü?..

Her şey iktidarların icraatlarına, niyetlerine ve ülkeyi yönetmedeki becerisine bağlıdır. AKP iktidarı ise beceriksizliğini kendi içindeki bölünmüşlüğün, iç iktidar kavgasının ve tek adam mücadelesinin etkisi altında şaşkın bir durumda, sözümona gündem değiştirerek gün ve zaman kazanma hevesindedir. Halkın iktidara desteği ne yazık ki hızla düşmektedir. Parti kongrelerinde Sayın Tayyip Erdoğan'a yönelen alkışlardaki zayıflamalar ise dikkat çekicidir. Görüntülenen boş koltuk ve tribünler ise anlayana bir ikazdır. "Peki Türkiye'de darbe olur mu" diye sorduğunuzu duyar gibiyim...

Türkiye'de darbe filan olmaz. Çünkü Türk insanı demokrasiyi her şeye rağmen tercih edecektir. Bugün içinde bulunduğumuz ortam, maalesef, AKP iktidarının basiretsizliğinin sonucundan başka bir şey değildir.
İktidarın yapması gereken; artık vesveseler ve suni gündemler yerine, sadede gelmesi, millete yaşanan ekonomik şartları anlatması, muhalefet partileri ile birlikte huzur şartlarını yaratmasıdır. Memleketin başındaki dertler büyüktür. İşsizlik artık sosyal bir yara halini almakta, adına DTP denen ve gittikçe gemi azıya alan bir partinin istekleri herkesi birbirine düşürmektedir. İktidarın ve Başbakanın kılı kıpırdamamaktadır. Milletimiz ise içinden isyan etmektedir. Korkarım ki, bu isyanın dışa vurması sonucunda kimsenin önleyemeyeceği olaylar yaşayabiliriz. AB süreci, olmayacak dua ile vakit kazanmaktan ve sivil toplum örgütlerini milletle beraber uyutmaktan başka işe yaramamaktadır. Ermeni meselesi ortadadır. İktidarın başı ile Cumhurbaşkanı ayrı tellerden çalmaktadır. Hükümetin üyeleri arasında uyum ve koordinasyon ise hak getiredir.


İktidar partisi ve onun Başbakanı seçimle iktidar olmuşlar ancak çalışmaları ile değil hükümet etmek, iktidar dahi olamamışlardır. Çünkü yaşanan şartlar ortadadır. Gazeteler ve yalaka köşe yazarları iktidar pastasından beslenmekte, dış kaynaklardan da teşvik görmektedirler. Türk halkı kendi kifayetsiz haber kaynaklarından ziyade, iktidar yanlısı ve dış sermaye medyası tarafından uyutulmaktadır.

Halkımız artık uyanmalıdır. Büyük bir ihtimal bu iktidar ve Başbakan "erken seçim"i gündemine getirecektir. Zira içte ve dışta itibarını yitirmekte olan partilerin başvurdukları tek yöntem budur.

Sun'i gündemlerle bıkan ve tiksinen Türk insanı, artık RTE'nın AKP'sine inanmamaktadır. Niyetinin ve icraatının her gün biraz daha dini içerik meyletmesi ve tarikatlara gösterilen müsamahaların sonuçlarının nereye varacağını az çok tahmin edebilmektedir. AKP'nin yöneticilerine seslenmek istiyorum:

Gündeminiz bugün ortada konuşulanlar değildir. Bunlar zaman kazandırmak ve başarısızlıkları halkın gözünden kaçırma oyunlarıdır.

Asıl kafa yormamız gereken konu başlıklarımız ise bellidir.
** Kürt sorunu, onların gittikçe artan ve devlet düzenini yıkıcı ve ayrılıkçı hareketleri..
** Ermenilerin istekleri ve soykırım konusundaki aciz tutumumuz..
** Kıbrıs meselesi ve Rumların bitmez tükenmez şımarıklıkları.. (İzmir'in Karşıyaka’sı kadar nüfusa sahip (700 bin) bir güdük devlet, bin yılık devlet mirasını sırtında taşıyan Türkiye'yi parmağında oynatmaktadır. Daha ülkesinin adındaki Türk kelimesini bile söylemekten aciz "KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat", AKP'ye güvenerek "anavatanının" milli çıkarlarına aykırı hareket etmekte, angajmanlara girmektedir.)
** Patrikane sorunu ve Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması..
** Avrupa Birliği süreci ve uyutma taktikleri.. (Hâlâ "AB'ye gireceğiz" saçma hayalleri..)
** En önemlisi ise ekonomideki başarısızlıklar ve halkın per perişan hali.Bu maddeleri uzatabiliriz. AKP iktidarının gündem değiştirme alışkanlığının cılkı çıkmıştır. Ciddiyetsizlik artmıştır.
Daha da önemlisi halkın bu yönetime güveni adeta sona gelmiştir. Erken seçim ise kaçınılmazdır.. Baskın şekilde gelirse kimse şaşırmasın..GKızıltan/Gözlem

OTOMATİK PİLOT ... ha Çakıldı sayın bakan çakıldı


Maalesef, eğitim sistemimiz insanlığa faydası olacak, yaratıcı beyinler, Milli Eğitim Bakanı'nın bizzat kendisi abuk sabuk değişiklikler yaparak, ülkenin kaderini ve geleceğini belirleyen en önemli konuyu yaz-boz tahtasına çeviriyor. Zaten kötü olan ezberci sistem, çağdaşlıktan da uzaklaştırıldığı için daha kötüye gidiyor. Eğitimin kalitesi her yıl, istikrarlı bir biçimde düşüyor.


30 bin genç, Öğrenci Seçme Sınavı'nda sıfır çekmiş. Bu çocukların büyük çoğunluğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nden. Peki nasıl oluyor da liseyi bitirebiliyor bu çocuklar, şaşmamak elde değil. Bu nasıl eğitim, bu nasıl lise ya da bu nasıl sınav? Tüm yurtta aynı kalitede eğitim veremezseniz; nasıl huzur, istikrar ve refah bekleyebilirsiniz?


Bu öğrencilerin aldığı sıfırları, ben önceki Milli Eğitim Bakanı'nın karnesine yazıyorum. Görevini devrederken, "Bakanlıkta işler artık otomatik pilota bağlı" demişti.. İcraatıyla iftihar edebilir. Eğitimi çağdaş olmaktan çıkardığı için cennete gideceğini zanneden anlayışı kınıyor, bu zihniyette olan bakanı ve hükümeti toptan Allah'a havale ediyorum.

Eğitimde geriye giden hiçbir konuda ileriye gidemez.Modern toplumlarda her birey, mutlaka kendi kabiliyeti doğrultusunda bir alanda ihtisas sahibi olmalıdır. Bu şekilde verimlilik sağlanabilir ve başarı gelir. Diğer konularda, kişinin ilgi duyduğu alanlarda, hobi derecesinde bilgi sahibi olması yeterlidir.

Topyekûn kalkınma, topyekûn eğitimle mümkündür. Ve bu eğitimin çağdaş olması gerekir. Aksi takdirde hızlı trenler devrilir, metrobüsleriniz arkadan ittirilir, oyuncak bebeklere savaş ilan edilir, konserlere protesto namazları kılınır. Müthiş bir başarı, uluslararası bir organizasyon diye lanse edilen Nabucco Projesinin imza töreninde, görevli personelin yakasında, staff yerine "Stuff" yazar, salonun dışında da toplantı izlensin diye koyduğunuz plazma televizyonlarda görüntü vardır ama ses yoktur. Bu şapşallıklar saymakla bitmez ve temelinde eğitim sisteminin hataları yatar.İslam'ı, Kuran'a göre yaşamak için ille de 1400 sene geriye gitmek ve çağdaşlıktan çıkmak gerekmez/GÖZLEM-C.T.

ÜLKEYİ SEVMEK ONA HİZMET ETMEKLE OLUR…


Çünkü biz karşılıksız sevdik. Karşılık bekleyenler bu gün ya orda ya başka yerde beklenti içinde…Halka hizmet Hak ka hizmet düsturunu bir an olsun unutanlar kendi menfaatleri doğrultusunda siyaset yapmaya başka oluşum ve partilerde devam ediyorlar.Burada nöbeti devralarak çalışmalar yapıp; ülkeme hizmet edecek nesillerin yetişmesin de politikalar üreten partimizi temsil ediyoruz.

Trabzon’da baştan aşağıya yeniden teşkilatlanıyoruz. Arı gibi çalışacak teşkilatlar kuruyoruz. Depomuzu tam doldurunca otobana çıkacağız.

Onlar bu ülkedeki milyonlarca kişinin partisi olan ANA P için bitti dedi. Biz bu şanlı partiyi bir gecede tekrar TRABZON da kurduk. Var mı bundan ötesi?

Bugün partimize oy vermeyen eski partililerimiz başka partilere mühür vuruyorken içleri cız ediyor. İçlerindeki ANAP sevgisi bitecek gibi değil.bunu biliyoruz zaten onlarda gittikleri yerlerde Tam Demokrasi adına istedikleri çalışmayı yapamıyorlar. Rahat değiller yani.bunun en son örneğini iktidar partisinin kongresin de hep beraber yaşadık.

Sayın İnan, Anavatan Partisi İl Başkanlığı’na atanma sürecinizi bizlere kısaca özetler misiniz?

İsmail İNAN: FAHRETTİN AKSOY un ve arkadaşlarının istifaları sonrasında Trabzonda bir dönem ANAVATAN Merkez ilçe tarafından ayakta tutuldu .O dönemde Merkez İlçe Yönetim Kurulu Üyesi iken İl Başkanlığına atama ile sayın Teyfik KELEŞ getirildi.Bu dönem sayın Erkan Mumcunun son dönemleriydi. Sayın Keleş İstediği ve beklediği ilgiyi Genel merkez de bulamadığı ve çalışma şevkinin kırıldığı gerekçesi ile istifa edince Trabzon da İl başkanlığı bir dönem daha boş kaldı.Geçen ve yaşanılan dönemin içinde çeşitli defalar genel merkezce görevlendirilen gerek Niyazi Kahveci Gerek Muammer Usta Trabzon da Partinin ileri gelenleri ve Kanaat önderleri nezdinde yaptıkları girişimler ve toplantılarla Trabzon il başkanlığı sorununu gideremediler. Merkez ilçe başkanı sayın Mehmet Başkaya bahsi geçen 7-8 aylık dönemde partinin tüm yükünü tek başına sırtladı.Bizlerde ekip olarak partimize hizmet etmek adına kıt imkanlarla destek olmaya çalıştık Bu süreçte partimizde genel başkanlık seçimleri yapıldı ve Trabzonlu hemşerimiz Salih Uzun Genel Başkanlığa seçildi. Bu kongre aynı zamanda ANAVATAN da genç neslin SAZI eline aldığının bir işaretiydi.Şahsım Demokratik düşüncelerimin eşliğinde Diğer adayı desteklemiş olmama rağmen Sayın Salih UZUN seçimi kazandı. Ardından tüzük kongresi yapıldı yani 3 ayda 2 kongre yapıldı. Partimiz ilk kuruluş logosuna tüzüğüne döndü. Bunun evvelinde ve sonrasında il başkanlığı için görüşmeler yapıldı. Ardından kimsenin bu ateşten adeta parlayan gömleği giymemesi nedeniyle görev bana tevdi edildi. Partime olan sevgim ve inancımdan dolayı Nöbet aşkıyla hiç düşünmeden evet dedim.Dava Arkadaşlarımıla yönetim kurulu oluşturduk. Yönetimimiz kabul edildi ve atandık. Göreve başladık.

Sizin İl Başkanlığına gelmeniz ile partinizde Trabzon özelinde bir canlanma yaşandı. Hareketlendirdiniz partinizi.

ARI GİBİ ÇALIŞIYORUZ
İsmail İNAN: Benden önceki büyüklerimizde çok şeyler yapmışlar. Gerçekten çok önemli şeyler. Onlarla beraber çalışmak isterdim.ama o imkanım olmadı; Bizlerde elimizden geldiğince ülkemize en büyük hizmetleri yapmış olan Anavatan Partisi’ne yakışır bir yönetim sergilemeye çalışıyoruz. İnşallah önümüzdeki günlerde daha da iyi olacağız.Erkan Beyle Mehmet AĞAR arasındaki ilk Birleşme sürecinden sonra akil adamlar sürecinde zayıf yöne düştük ama bu akil adamlar bizden kopmadı. Sadece kenara çekildiler. Kenardan Anavatan Partisi’ni izlemeye koyuldular. Anavatan Partisi şu an büyük bir teşkilatlanma sürecine girdi. Tüm Türkiye de bir ekip çalışması yapılıyor.Örneğin Trabzon’da baştan aşağıya yeniden teşkilatlanıyoruz. Ağustos ayı itibariyle ilçe kongrelerimizi yapacağız. Arı gibi çalışacak teşkilatlar kuruyoruz. Depomuzu tam doldurunca otobana çıkacağız.


İl Başkanı olmanızın hemen ardından düzenlediğiniz basın toplantısında ‘ANAP bitti dediler, biz bir gecede tekrar kurduk’ dediniz. Bu sözü size söyleten olay neydi?

İsmail İNAN: Ben göreve gelmeden önce yerel bir basın kuruluşumuz, “Anavatan Partisi kapılarını kapattı. Turgut Özal’ın kemikleri sızlıyor” diye bir haber yapmıştı. Bunu hiç unutmuyorum. Bu haberi yapan basın mensubu arkadaşı partimize davet ettik. Gelin, bakın bakalım bu parti hiç kapatılmışa benziyor mu dedik. Dedi ki her yerde öyle bir intiba yayıyorlar. Anavatan Partisi bitirildi diye intiba yayıyorlar. Ben orada bu çirkefliği yapanlara isyan ettim. Kadın kollarıyla ilçe teşkilatlarıyla yeniden örgütlenerek Anavatan Partisi’ni ayağa diktik. Ben sözümün arkasındayım. Onlar bu ülkedeki milyonlarca kişinin partisi olan ANAP için bitti dedi. Biz bu şanlı partiyi bir gecede tekrar kurduk. Var mı bundan ötesi? Var mı bunun üzerine söylenecek söz.bunu maalesef yandaş basın ve medya kuruluşlarıyla sürekli gündemde tutarak sözüm ona MERKAZ SAĞ kesimin sahipliğine oynuyorlar. Ama kazın ayağı öyle değil.

OY VERMEYENLERİN GÖNLÜNDE BİLE ANAP SEVGİSİ VAR
Bugün partimize oy vermeyen eski partililerimiz başka partilere mühür vuruyorken içleri cız ediyor. İçlerindeki ANAP sevgisi bitecek gibi değil. Bırakın vatandaşları, diğer partilerden aday olan onlarca arkadaşımın ceketinin iç tarafında ANAP rozeti var. Bu sevda bitecek gibi değil sizin anlayacağınız. İşte birileri de bundan korkuyor. Bu korun alevlenmesinden korkuyorlar ve partimize saldırıyorlar. Ellerindeki güçleri kullanarak ANAP bitti intibası yaratmaya çalışıyorlar. Ama başaramazlar.er geç adalet yerini bulacaktır.

ULUSAL BASIN SADECE AK PARTİ VE CHP VAR GİBİ DAVRANIYOR
Bakın bugün ulusal basın Türkiye’de sadece 2 parti varmış gibi hareket ediyor. AK Parti ve CHP’den başka siyasi partilere yer vermiyorlar. Neden? Biz ve Bizim gibi siyasi partilerin yok olduğu gibi bir izlenimi halka vermeye çalışıyorlar.bu çok düşündürücü değimli. Bir parti düşünün kuruluşunda tescil ettirdiği renklerden bile farklı renklere kaysın yetmedi Benim kurucumun Turgut Özal ın ,Adnan Menderes in Tam sayfa resimleriyle Merkezde kendilerine yer edinme gayretinde olmalarıyla bu işler olmaz..Hatta seçim de bilboardlarda bile bunu sıkılmadan kullandılar yetmedi TURGUT ÖZAL DÜŞÜNCE VAKFI nı elegeçirdiler. Onun üzerinden siyaset yaparak ANAVATAN ın önunu kesmeye çalışıyorlar. Ölen insanlar üzerinden bile siyaset yapıyorlar bunlar.Kısaca hem yok sayıyorlar hemde Kurucu genel Başkanımızın resimleriyle tabanımızda oy avcılığı yapıyorlar ve bizi de fikirlerimizi de yok sayıyorlar. Buna bir örnek vereyim. Genel Başkanımız Salih Uzun, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Sayın Köksal Topatan’ı ziyaret etti ve bugün en çok tartışılan konu olan anayasa değişikliği noktasında kendilerine değişiklik taslağı sundu.sadece sayın toptanı değil Tüm STÖ leri partileri de ziyaret ettik , Basın bu olaya hiç yer vermedi. Vermediler çünkü Anavatan Partisi’ni yok saymaya çalışıyorlar. Varsın onlar bu büyük camiayı yok saymaya çalışsın. Biz Anadolu’nun her tarafında, köyünde bayırında, ellerinde nasır olan insanların partisiyiz. Bu ülkeye kelimenin tam anlamıyla arı gibi çalışarak hizmet eden partiyiz. Biz halka hizmet hakka hizmettir şiarını düstur edindik. Şehirlerde Telefon için 5 yıl sıra beklemenin olduğunu ne çabuk unutuldu ilçelerin bir çoğunda elektrik sıkıntısı varken biz yaylalara elektrik çektik. Anadolu’yu barajlarla gelincik gibi süsledik. 90’lı yıllarla beraber partimizi enerji yatırımlarına daha da ağırlık verdi. 90’lı yıllardaki kısa iktidar dönemlerimizde bile her ay 2 baraj temeli atıyorduk. Neden? Çünkü biliyorduk ki enerji tehlikesi baş gösterecek. Bu iktidar geldi. Ne yaptı bu konuda? Hiçbir şey. Ülkenin temel sorunları noktasında ne yaptı. Yine hiçbir şey. Sadece CHP ile bir kayıkçı kavgası yürütüyor.aslında bu kavga neticesinde farkında olmadan sayın BAYKAL da istemeden onlara hizmet ederek oy kayıplarının başladığı her dönem de ona istemeden payanda olup onları kamuoyunda seçmen nazarında büyütüyor.zaten AKEPE nin bu günkü duruma gelmesinde sayın Baykal ın da emeği var SİİRT seçimleri sayesinde sağlanan imkanlarla bu gün kendilerine doğal rakip ve ülkeme büyük bir dert sağladılar.Ülkemizin durumu ortada halk perişan ekonomik tüm değerler tersine hareket ediyor hala daha iyiyiz edebiyatıyla aynı şeyleri sürekli söylüyorlar. Kriz teğet mi yoksa Delip mi geçti herkes görüyor.Bakınız ÇİNCE de KRİZ iki harfin yan yana yazılması ile oluşuyor.Biri tehlikeyi diğeri Fırsatı temsil ediyor. Bu hükümet ne tehlikeyi görecek bir bilgiye ne de Fırsata çevirecek bir Tecrübeye sahip değildir. Farklı düşünen yada söylemde bulunanları Bir şekilde Ergenokoncu diye sınıflara ayırıp sonra içeri alanlar şunu unutmasınlar. Adalet bir gün herkese lazım olacaktır.Devletlerin amacı da insanlara hükmetmek onları baskı altına almak,onları korkutmak başkalarının arzu ve emellerine göre tabi kılmak değildir.Devletin amacı özgürlüğü sağlamaktır.Bu ülke de 161-162 maddeleri kaldıran düşünce özgürlüğünü topluma sunan bir partinin neferi olarak uygulanan baskının çok tehlikeli bir boyuta doğru yolaldığı gerçeğidir.


AK PARTİ-CHP KAYIKÇI KAVGASI
Bu kavgadan hem kendisi hem CHP karlı çıksın istiyor. Anavatan Partisi’nde devlet adamları var. Gerçek devlet adamları var. Bu ülkenin bütün sorunlarını bilen, çözüm önerileri olan, şov değil hizmet yapan devlet adamları bunlar. ANAP’ı tabiki yok saymak için ellerinden geleni yapacaklar. Bu devlet adamlarını halk dinlerse planları bozulur. AK Parti’de bundan zararlı çıkar. Ama şunu unutmasınlar. Bataklıkta çırpındıkça daha da batarsın. Bu parti içinde bu süreç başladı. Artık onlar inişe geçti. ANAP ise eski şaşalı günlerine gelmek adına harekete başladı. Bu ülkenin ANAVATAN fikriyatından yetişmiş vatanını seven ve çıkar gözetmeden bu ülkeye hizmet etmek yıkamadan kırmadan dökmeden siyaset üretmek adına bekleyen ekip ruhu var.halka rağmen siyaset yapanlara verilecek cevabımızı hazırlıyoruz. Çok yakında bunu dosta düşmana açıklayacağız.Bizim fikriyatımızın olduğu dönemler ülkemizin şaha kalktığı dönemlerdir.Bir düşünün bu ülkede ANAVATAN iktidarları döneminde İRTİCA tartışması hiç yaşandı mı ? Devletin kurumlarıyla savaş yaşandımı? Bu ülkenin Askeri erkanıyla kavga yaşandı mı? Bu şekilde de bir uygulama sadece bunlara özgüdür.vur parçala kır dök sonra da yıpratarak elegeçir… bu ülkede hala Fikri hür vicdanı hür insanlar var onlar bir gün gelecek ülkeye hizmet için bir adım öne çıkacaklardır. BÜYÜK TOPLUMLARI YARATANLAR BÜYÜK ADAMLAR DEĞİLDİR. BÜYÜK TOPLUMLAR BÜYÜK ADAMLARI YARATIR.


Sayın Başkan Anavatan Partisi Trabzon teşkilatında ilçe kongreleri başladı.süreç nasıl işleyecek program nedir.

İSMAİL İNAN: İlçe kongrelerini yapıyoruz. Bunun akabinde il kongremiz var. Partimizde genel olarak Temmuz ayı içerisinde ilçe kongreleri yapılıyor. Biz Ağustos ayının başında ilçe kongrelerimizi bitirmeyi planlıyoruz. İlçe kongrelerinin ardından il kongremizi yaparak büyük kurultaya hazırlanacağız. Birleşme sürecinde genel merkeze fikir beyan edecek bir delege yapısı oluşturacağız.


Sayın İnan, partiniz şu an DP ile birleşme süreci içerisinde, önceki 22 Temmuz seçimlerinden öncede bir birleşme süreci yaşanmıştı. Partiniz Trabzon teşkilatının bu birleşmeye bakışı nasıl. Bir önceki birleşme sürecinde tabanınızdan tepki gösterenler vardı.

İsmail İNAN: Bir önceki birleşme sürecinde tabanın bir kısmının birleşmeyi istememesinin sebebi tabana birleşme tam olarak anlatılamamıştı. Bende aynı sıkıntıyı çekiyorum. Esas gayemiz çatıda var olan ya da düşünülen birleşmeyi tabanda harekete geçirmek.bakınız birkaç gündür Genel Merkez de bu bağlam da toplantılar organize ediliyor. Önce İl başkanları ardından MKYK toplantıları yapılıyor.Burada sergilenen tutum davranış ve yapılan görüşmelerin durumu hakkında bilgilendirmeler yapılıyor. Dün ANKARA da yapılan İL başkanları toplantısında 81 ilin il başkanı yada temsilcileri nezdin de ki çalışma sonrasında tam ve kesin bir destekle bu çalışmaya destek fikri ortaya çıktı bu tabanın sesidir.


Peki, bu birleşme gerçekleşecek mi? Yada hangi isimde olacak.

DEMOKRAT PARTİ İSMİ ANAP’IN UHDESİNDE İKEN PROJEYE START VERİLDİ.

İsim ve şekil teferruattır bunları aşamayacak değiliz bu şekilde yapılan tüm fikir cimlastıkleri komisyonda ki akil adamlar tarafından yapılmaktadır.
Birleşme sürecinin evveliyatı var. Öncelikle Demokrat Parti isminin Anavatan Partisi’nin uhdesinde olduğunu herkesin bilmesini istiyorum. Bu parti(DP) eski Genel Başkanımız Sayın Erkan Mumcu zamanında gerekli olan meblağ yatırılarak Anavatan Partisi uhdesine alınmıştır. Bu isim ANAP çatısı altına alınınca maliye tarafından çıkartılan ekstra borçları yine Sayın Mumcu ödemiştir. Bunun ardından DP’nin Genel Başkanlığı Sayın Mumcu tarafından bugün Merkez Karar Yönetim Kurulu büyüğümüz Oltan Sungurlu’ya teklif edildi. Sayın Erkan Mumcu ileriyi görmüştü. Ardından Mehmet Ağar ile Sayın Erkan Mumcu bütün doneleri ortaya koyarak birleşme süreci için bir çalışma yaptılar. Komisyonlar kuruldu, görüşmeler başladı. Yalnız burada dikkatinizi çekmek istediğim olay milletvekilliği seçimlerine çok kısa bir süre kala bu olay gerçekleşti. Görüşmeler yapıldı. Anavatan Partisi’ne 10 tane milletvekili ihtisas edildi. Sadece 10 tane. Genel Başkanımız. Her şeye evet dedi olsun bu ülkeyi zor durumdan kurtaralım diye, Geri kalan 81 ilin tamamı DYP’ye tahsis edildi. Sayın Erkan Mumcu gitti DYP’nin kongresinde konuştu. DYP karar aldı kendisini fesih etti ve DP’ye geçti.yani bizim projemiz olan DP ye geçti süreç başladı. Anavatan Partisi’nin de karar alıp DP’ye geçmesi bekleniyordu. Bizde karar alıp DP’ye geçecektik. Fakat gelinen süreç içerisinde şöyle bir olay oldu. Bu o günde gözlendi bugünde sergilenmeye çalışılıyor. Çok acayip fikir beyanları ortaya çıktı. Aslında bunlar fikir değildi. Birileri bir şekilde içimize nifak sokarak birleşmeyi engellediler. ABD’nin Irak’ı işgaliyle başlayan sürecin devamında ANADOLU coğrafyası üzerinde birileri kendi uygulamaları için politika geliştiriyorlardı. birleşmemiz engellendi.Sayın ağar kongre salonuna gelmedi gelseydi her şey bitmişti. Yeniden bir diriliş olacaktı. ENGELLENDİ.. Bu birleşme sürecinden hemen sonra bir gecede yüzde 17 olan oy yüzdesi tarumar edildi ve AK Parti ile CHP tarafından paylaşıldı. Oylarımızın birçoğu AK Parti’ye gitti.
Dikkat çekmek istediğim önemli bir nokta var. Bu birleşme süreci seçimlerden önce gerçekleşmişti. Bu olayın seçim öncesinde olması hep sıkıntı yaratıyor. Çünkü pazarlıkta seçimde hep şurada ben milletvekili çıkarayım, şurada sen çıkar ın sıkıntıları ortaya çıkıyor. Gerçekleşemeyen birleşme sürecinin ardından Erkan Mumcu bizim partimizin başında iken Mehmet Ağar DP Genel Başkanlığı’ndan istifa etti. Ağar’ın yerine hemşerimiz Süleyman Soylu seçildi. Süleyman Soylu göreve geldiğinde Erkan Mumcu ile bizzat ofisinde görüştü. Sayın soylu birleşme sürecinin kaldığı yerden devamı konusunda istekli göründü.Fakat Erkan Mumcu’nun kafasında partimizin yenilenmeye ihtiyacı olduğu düşüncesi var olduğu için süreci devam ettirmedi ve Genel Başkanlık görevini bıraktı.
Erkan Mumcu’nun Anavatan Partisi Genel Başkanlığı’nı bırakmasının ardından Trabzonlu hemşerimiz Salih Uzun partimizin Genel Başkanlığı’na seçildi. ANAP Genel Başkanı Salih Uzun Trabzonlu, DP Genel Başkanı Süleyman soylu da Trabzonlu. Ne kadar güzel bir buluşma değimli, süreç tekrar başladı. Tekrar aynı güçleri bir araya getirip, bu iki güzide partiyi bir yapıp yani merkezde güçlü bir oluşum oluşturmak için tekrar bir çalışma başladı. Komisyonlar kuruldu. Bu konuda çalışma devam ederken 29 Mart seçimleri yaklaştı. Yine seçim öncesiydi yine sıkıntı çıktı. Sayın Soylu, Aydın’dan ben belediye başkan adayı çıkartmam gerekiyor çünkü benim kurucu genel başkanımın memleketi diyordu. Efendim Isparta’dan ben belediye başkan adayı çıkarmalıyım çünkü Isparta benim diğer genel başkanımın memleketi diyordu. Efendim İstanbul benim için önemli diyordu. Antalya, Denizli vb şurası burası benim için önemli diyordu. Türkiye genelinde Anavatan Partisi’ne çok cüzi miktarda belediye başkan adayı çıkarma hakkı verme gayesi içindeydi. Devam eden süreçte Görüldü ki aktörler değişti ama düşünce değişmemiş. Eşit oranda paylaşımı Soylu düşünmüyordu. Hal böyle iken Sayın Soylu araya adam sokarak Sayın Mesut Yılmaz’dan randevu talebinde bulundu. Düşüncesi Salih uzunu devre dışı bırakmaktı Mesut Yılmaz bu talebi kabul etse de sohbette ; onun görüşmesi gereken kişinin ANAP Genel Başkanı Salih Uzun’ işaret ederek muhatabınız odur. dedi. Akabinde Sayın Süleyman Soylu ben varım dedi ve kendi başına seçime girdi.Yeniden planlanan birleşme bazıları tarafından tekrar engellenmişti.Sayın SOYLU iddialı ve gayet iyi bir çalışma sergiledi. Aynı şekilde seçime sadece birkaç ay kala genel kurulunun yapmış olan partimizde her ne pahasına olursa olsun girilecek kararı alınan seçime girdi.burada alınan oy ve niteliği önemli değil ama kuruluş logomuzla yıllar sonra seçmen karşısına çıktık oy pusulasında ANAP logosu gören ve yaşı 30 un üzerindeki her vatandaşımız belediye başkanlıklarında başkalarını düşün se de ANAP a ailesinden bir fert de olsa oy verdiler.
Seçimlerin ardından iddiasının gereği Sayın Soylu istifa etti. Ama ülkesini seven ve bu uğurda hizmet aşkını hiç kaybetmeyen AKİL adamlar Neden bu birleşme süreçlerinin başarısız olduğunu sorgulamak adına bir araya geldi. Sayın Necmettin Karaduman ile birlikte her iki partiden de ileri gelenler bu işin neden olmadığını masaya yatırdılar. Hep seçim öncesinde yapılan ve eşit olmayan isteklerin bu işi engellediğine kararı sonuçta ortaya çıktı. Doğrusuda şuydu: Bu iş olacaksa yarı yarıya olacak. ½ olmaz ise olmazı. bunun budur. Sayın Mesut yılmaz ve Sayın Süleyman Demirel bu işe dışarıdan müdahil oldular. Bunun üzerinde çalışma yapan Sayın Demirel, Sayın Cindoruk’a görev verdi.Git çalışmanı yap bu işi bitir talimatı nı alan sayın CİNDORUK işe koyuldu. Biliyorsunuz DP kongresinde delege yi yapan sayın soylu ve ekibi Sayın CİNDORUK un Kongrede ki; BEN BURAYA ANAVATAN LA YAPILAMAYAN BİRLEŞMEYİ SAĞLAMAK ADINA GELDİM demesi sayesinde kazandı. Delege buna oy verdi fiili birleşme buradan başladı. Buraya dikkat edin. Türkiye’deki tüm yandaş basın Cindoruk’u Ergenekoncu ilan etti ve Soylu’ya destek veremeye başladı. Yahu kardeşim Madem sayın soylu bu kadar başarılı ve iyiydi neden bu onu seçimden önce desteklemediniz.En ufak desteğinizi köşe yazarlarınızla sağlamadınız. Sormazlar mı size neden diye ; neden şimdi ayağa kalktınız demezler mi adama. Yandaş basın birleşme sürecine engel olmak için Ergenekon DP’yi ele geçirecek diye haberler yaptı.Öyle mükemmel çalıştılar ki TV ler Gazeteler İnternet siteleri ardı ardına köşe yazarları açık oturumlar canlı yayınlarla bir çaba sarfettiler.Hatta bazı yayın organları kongreyi canlı bile yayınladılar! Nitekim DP’ KONGRE sinde sağduyu Sayın Cindoruk u Genel Başkanlığa seçti. Hüsamettin Cindoruk yetkiyi aldığı günün ertesinde açıklama yaptı. Her ne olursa olsun iki partiyi birleştireceğim dedi. Mesut Yılmaz, Salih Uzun ve Hüsamettin Cindoruk bir araya gelerek bu konuyu görüştüler. Her iki partinin de dört er kişilik komisyonlar kurmasına ve çalışmaların devam ettirilmesine karar verildi. Bu çalışmalar yaklaşık 3,5 ay sürdü ve kısa bir zaman evvel bitti. Bu çalışmalar sonucunda aşılmayan hiçbir sıkıntı yok. Merkez sağda bulunan 2 parti önderliğinde ve birkaç daha küçük partinin eklenmesiyle bir birleşme çalışması yapıldı. Şimdi bunun teşkilatlara anlatılması yapılıyor. Süreç sonunda merkez sağda yeni bir oluşum projesi tamamen halkın önüne koyulmuş olacak. Tabiî ki İÇ TE ve DIŞTA engellemeler devam edecektir de.

Ama sütten ağzımız yandığından yoğurdu artık üfleyerek içiyoruz. Bizim önümüzde ;önceki başarısız çalışmaların olduğu bir kılavuzumuz var olaya bu Kılavuz eşliğinde bakıyoruz artık her şey yarı yarıya olacak ya olacak ya olacak sonuç ta da hayırlı olacak. gazeteTAKA/Temmuz

6.07.2009

BİRLEŞMENİN ANAHTARINI AÇIKLADI


SUNGURLU TATİLİNİ GEÇİRDİĞİ MEMLEKETİ GÜMÜŞHANE DE AĞIRLADIĞI TRABZON İL BAŞKANI İSMAİL İNAN VE MERKEZ İLÇE BAŞKAN YARD. AYTEKİN KELEŞ E ve YÖNETİM KUURLU ÜYELERİNE ÇARPICI AÇIKLAMALARDA BULUNDU.

SUNGURLU ;Bu gün ki hükümet uygulamalarından,Askeri ve Sivil yargı tartışmalarından mayın ihalesinden ve ANAP-DP birleşmesinin arka planından bahsetti.
Birleşmenin olmasa olmazı eşitliktir. Ortaklıkların bile belirli bir eşitlikte kurulmasının gerektiğini samimiliğin bu iş de önem arz ettiğini belirten SUNGURLU BAYAR köşküne gidilmesi olayına da sıcak bakmadığını belirtiyor.

Anavatan Partisi MKYK üyesi Oltan Sungurlu, söz konusu süreci, DP-ANAP birleşmesi olarak değerlendirmediğini söyleyerek, amaçlarının Türkiye’nin önüne “yeni bir oluşum, yeni parti koymak” olduğunu ifade etti.

“DP de ANAP’a gelse ben buna da muhalif olurum” diyen Sungurlu, hukuken de böyle bir birleşmenin mümkün olmadığına işaret etti. Birleşmeden yeni bir parti doğması gerektiği düşüncesinin Genel Başkan Salih Uzun tarafından da benimsendiğini ileri süren Sungurlu şunları dedi: “Birinin fesholup diğer tarafa katılması mümkün değil. İltihak edilen parti devam eder, öteki parti de yok olur. Bu yalnız benim görüşüm değil, Anavatan Partisinin genel görüşü. Yeni yönetim de, eski yönetim de böyle düşünüyor. Anavatan Partisinde herkes böyle söylüyor.
Anavatan Partisi’nden de, DP’den de dışarıdan yeni isimlerle yeni bir parti kuralım. Birleşme deniliyorsa da hukuken bu mümkün. 2007 seçimlerinden bu yana söylüyoruz; bu yeni oluşacak partinin genel başkanı, yönetimi ağırlıkla yeni insanlar olsun dedik. Ben bu düşüncelerimi Genel Başkan Salih Uzun’la da paylaştım, Genel Başkanın tavrı da budur. Çünkü Anavatan Partisi’nde Erkan Bey’den beri kabul ettirilen düşünce bu. Böyle genel bir arzu uzun zamandır var” dedi.
-“BİZDEN İSTEDİKLERİNİ KENDİLERİ DÜŞÜNEBİLİR Mİ?”-
DP yapısının DYP’den bir farkı olmadığını söyleyen Sungurlu, bu nedenle sistem olarak, fikir olarak yeni bir oluşum içinde olunması gerektiğini vurguladı. Sungurlu, “DP’yi feshettik geliyoruz diye bir şeyi düşünebilirler mi? Bizden istediklerini kendileri düşünebilirler mi? Anavatan feshedilir, seyirci oluruz, bu birleşme değildir” diye konuştu.

Anavatan’dan Sungurlu’ya Baba ocağında ziyaret
Anavatan Partisi Trabzon İl başkanı İsmail İnan Beraberinde Merkez İlçe Baş. Yard. Aytekin Keleş ve Yönetim kurulu üyeleri; Gümüşhane’de bulunan eski Adalet ve Milli savunma Bakanı M .Oltan Sungurlu yu baba ocağında ziyaret etti.
Eski Adalet ve Milli savunma Bakanı Oltan Sungurlu gündemdeki konulardan ve ASKERİ ve SİVİL yargı ve Merkez sağın birleşmesi konularından bahsettiği konuşmasında:
‘’Hukuki sürecin devam ettiği konularda konuşmanın yersiz olacağı kesindir. Lakin benim dönemimde de sonradan da ADALET sistemine yürütmenin baskısının olmamasını defalarca beyan eden birisiyim. Bu gün de bakıyorum bilen bilmeyen her kes Mahkeme kararlarını ya yorumluyor yada etkileme adına beyanatta bulunuyor. Bunlar yanlış ve lüzumsuz şeylerdir.’’adalet bir gün herkese lazım olacaktır. Bu asla unutulmamalıdır.
Samimi ve Babacan tavırları ile misafirlerini ağırlayan M. Oltan SUNGURLU Sorularımıza da içtenlikle cevaplar verdi.
Yargı şu an BAĞIMSIZMI ?
Yargı üstüne kimse çıkamaz.
Sungurlu “yargını üstüne kimse çıkamaz.yargı prensip olarak bağımsızdır yargı yüksek hakim ve savcılar kurulundan oluşur.bu kurul her karara itiraz eder .Bu yüksek mahkemelerinde amiri yoktur” dedi.baskı varmıdır onu bilemem ..
Cezaevinde yargılanma normal mi?
Bakan Sungurlu Silivri Cezaevine kurulan E:T duruşma salonu için ise “ Silivri kapalı cezaevinde çok sanık var haliyle bu sanıkların güvenlik açısından getirilip götürülmesi sakıncalı oluğu için bu yapılan uygulamada bi sakınca yoktur” dedi.
Türkiye de herkes dokunulmazlık zırhına mı bürünmek istiyor?
Dokunulmazlık kaldırılmalı..
Adalet eski bakanı M. Oltan Sungurlu “Bakanlığım zamanında Meclise Millet vekili ve Bakanların dokunulmazlığının kaldırılmasını sunmuştum” diyen Sungurlu “Milletvekillerinin ve Bakanların dokunulmazlığı yargı sistemi bozmaktadır” dedi.
Merkez de durum ne aşamada?
Yeni bir isim.
Eski Adalet ve Milli savunma Bakanı Oltan Sungurlu son günlerde sıkça gündeme gelen Anavatan partisi ve Demokrat Parti birleşmesine ise “Anavatan Partisi ve Demokrat Parti halkın önünde büyük bir engeldir.Bu iki Parti bir yeni başlık altında şartları eşit bir şekilde birleşerek halkın önündeki bu büyük engeli kaldırması şarttır” dedi.

Gizli görüşmeler son noktasında. Birleşmeye ramak kaldı... Önümüzdeki 15-20 gün içinde birleşmenin ilkeleri ve takviminin netleştirileceği belirlendi.

Anavatan Partisi Trabzon İl Başkan’ı İsmail İnan ise “Birleşme adına yapılan Görüşmelerimiz Genel merkez tarafından görevlendirilen Komisyonlar tarafından yerine getiriliyor. Önceki engeller ve sorunlar nedeniyle yavaş ama kararlı bir şekil de olumlu gidiyor. Bu birleşme şayet bazı gruplar tarafından engellenirse diye Komisyonlar her şeyi ince eleyip sıkı dokuyorlar ve gizli görüşmeler yapıyorlar. Alınan kararlar Parti organlarınca görüşülüyor ve onaylanıyor hukuki süreç te engeller tek tek kaldırılıyor.
Birleşmenin Ülkemize hayırlı olacağı kanaatindeyim. Merkez de ki oluşum bir çatı şeklinde olacak ve Bu günkü iktidara alternatif bir yapılanmayla başlayacak ilerleyen zamanlarda belirli bir orandaki güç ile en az KOALİSYON ortağı olma durumu vardır.Hedefe giden yolu hızla tırmanıyoruz. Teşkilatlarımızın yeniden oluşturulması ve kongre zamanı gelenlerin yapılmasıyla bu oluşuma hız veriyoruz.“dedi.
MAL VARLIĞI SORUNU AŞILDI
Mal varlığı, çatı, isim gibi konularda kilittlendiği ileri sürülen birleşme görüşmelerinde son haftaya girildiği ve önümüzdeki 10 gün içinde birleşmenin ilkeleri ve takviminin netleştirilecek.
Birleşme görüşmeleri için oluşturulan komisyonun üyelerinden alınan bilgilere göre; DP ve ANAP arasındaki birleşmenin en büyük sıkıntı noktası olarak bilinen mal varlığı konusu; DP tarafının, 'Mal varlığınız ile ilgili kararı siz verin. İster yeni partiye getirin isterseniz hazineye bağışlayın' şeklinde önerisi ile aşıldı. ANAP kanadı mal varlığını Turgut Özal Vakfı'na aktarıp aktarmamayı tartışırken, DP'nin mal varlığından kat kat fazla olan varlığının hazineye yada Vakfa devretme formülünde çalışmalar yürütülüyor.
YENİ LİDER KİM?

İki partinin birleşmesi sonrasında partinin yeni bir lidere kavuşacağı da biliniyor. Ancak iki partinin birleşmesinde etkin rol oynayan Mesut Yılmaz, Süleyman Demirel, DP ve ANAP liderleri Hüsamettin Cindoruk ile Salih Uzun; kamuoyunda konuşulan isimlerden Süheyl Batum, Mehmet Ali Bayar gibi isimlerin hiç birinin bu yeni ve birleşik partinin lider koltuğunda olmayacağı kesin bir dille belirtiliyor. Sürpriz bir lider ile yola devam etmesi beklenen merkez sağın yeni birleşik partisinin yönetim biçimi ile ilgili Mesut Yılmaz'ın uzun süredir ısrarla istediği Japon Modeli de belirleyici olacaktır. OSMAN YURDUSEVEN /İLKHABER