Dünya ve ülkemiz bir ekonomik krizle karşı karşıya. Yoksulluk ve işsizlik büyük bir hızla artıyor.
Hamd olsun küresel ekonomik kriz ülkemizi teğet geçemedi, tam tersine silindir gibi ezdi geçti. Fabrikalarımız ya üretimi durduruyor ya da tamamen kapanıyor. Her iki durumda da olan çalışana oluyor. Zaten üç kuruş maaşla geçinen vatandaşımız o üç kuruşu da kaybederek yoksulluk ve açlıkla karşı karşıya kalıyor.
Bu karamsar tabloyu uzun uzun anlatmaya gerek yok.
Ülkemizde krizden etkilenmeyen hemen hemen yok hamd olsun.
Pardon söylemeyi unuttum. Aslında ülkemizde yaşanan bu küresel ekonomik krizden hiç ama hiç etkilenmeyen birisi var. Kendisine sağlanan imkânlar ve kurduğu saltanat ne krizden ne işsizlikten ne de yoksulluktan etkilenmiyor. İşin daha da kötüsü kendisi uğruna şehirlerde dağlarda kendilerini feda eden zavallılar var.
Kim mi bu ?
Tabi ki bölücü terör örgütü pkk ile destekçisi dtp’ nin elebaşı olan ve ismine Apo denilen insan dışı garip yaratık.
Doktoru var, adası var, avukatları var, kütüphanesi var, sözde partisi var, terör örgütü var, teröristleri var, uluslar arası destekçileri var, yazdığı sözde kitapları var, emrine amade sözde milletvekilleri var.
Var da var, var da var…
Şimdi de arkadaşları olacak. Canı sıkılmış adada. Dertleşebileceği, konuşabileceği ve yeni hain planlar yapabileceği huyu huyuna suyu suyuna uygun can yoldaşları olacak yanında.
Bu İmralı’ nın ekonomisine baktığımızda dünyada ve ülkemizde fırtına gibi esen ve hamd olsun ülkemizi teğet geçemeyen küresel ekonomik krizden hiç ama hiç etkilenmediğini görüyoruz.
Adanın en büyük ekonomik geliri aziz ama çilekeş milletimizin ödediği daha doğrusu ödemeye çalıştığı vergiler. Yani sizin benim paramız.
Adada tarım, hayvancılık, sanayi, ticaret, ihracat, ithalat, üretim falan yok. Fakir fukara halkımızın dişinden tırnağından artırarak ülkemizin ve devletimizin daha müreffeh olması için ödemeye çalıştığı vergilerden sağlanan kaynak en önemli gelir kaynağı.
Adanın ekonomik giderleri ise tam bir saltanat dönemi. İmralı’ da ikamet eden terörist başı adeta krallar gibi yaşıyor ve oturduğu yerden terör örgütünü de destekçisi partiyi de rahat rahat yönetiyor. Sözde emirler veriyor, sözde kitaplar yazıyor, sözde barış nutukları atıyor ve sözde cezasını çekiyor.
Böyle sefayı pardon cezayı kim istemez.
Bir tarafta evine ekmek, sobasına kömür, çocuğuna harçlık, mutfağına gıda getirebilme derdinde olan çilekeş Türk Milleti, diğer tarafta ise ekmek devletten, su devletten bir hain…
Bu adalet mi ?
Avrupa’ ya göre adalet,
Amerika’ ya göre adalet,
Barzani ve Talabani’ ye göre adalet,
Dtp’ ye göre adalet,
Pkk’ ya göre adalet,
Ama Büyük Türk Milleti’ ne göre asla ve asla adalet değil,
Tam tersine ihanet, ihanet, ihanet…
Milletimiz işsizlikten ve yoksulluktan ne yapacağını bilemez bir haldeyken ve daha da kötüsü ülkesine duyduğu güveni ve umudu kaybetme noktasına gelmişken bir hainin İmralı’ da sefa sürmesi akılla vicdanla bağdaşmayan bir garabet.
İmralı’ da yaşanan bu garabete son vermek ve terör örgütü elebaşına ağırlaştırılmış müebbetin gereklerini en ağır şekilde uygulamak Yüce Devletimizin ve Adaletimizin en önemli görevidir.
Mevcut siyasi iktidarın son zamanlarda ortaya koyduğu TEK VATAN, TEK DEVLET, TEK MİLLET ve TEK BAYRAK politikası sözde değil özde olmalıdır.
Bu kutsal söylemlere kasteden bir hainin adeta bir kral gibi İmralı Adası’ nda sefa sürmesi ve ülkemiz insanının yaşayamadığı lüks hayatı yaşaması kesinlikle Milli Vicdanla ve Terörle Mücadelede Etkin Olmakla bağdaşmamaktadır.
Birileri buna dur demelidir. Birileri bu ülkeye ve bu millete ihanetin asla karşılıksız kalmayacağını ve hainlerin en ağır şekilde cezalandırıldığını dosta düşmana göstermelidir.
Ve bu birileri devletimizin ilgili kurumları ile mevcut siyasi iktidardır.
Hem terörle mücadelede etkin bir dönemin başladığını ve yeni bir konseptin oluşturulduğunu söylemek hem de başta terör örgütü elebaşı olmak üzere tüm terör yandaşlarına karşı pasif kalmak inandırıcı değildir.
Terörle etkin ve başarılı bir mücadelenin yolu öncelikle terör örgütünü yöneten ve yönlendiren hain kadroların pasifize edilmesinden ve dağlardan şehirlere kadar tasfiye edilerek seslerinin kesilmesinden geçmektedir.
İmralı’ nın sosyal ve ekonomik yapısının ağırlaştırılmış müebbet cezasına uygun olarak değiştirilmesi ve şartlarının daha da ağırlaştırılması teröre ve terör örgütüne karşı yapılacak olan en önemli psikolojik harekâttır.
Kahraman ordumuzun dağlarda gösterdiği başarıların kalıcı olması devletin bütün kurumlarının ve mevcut siyasi iktidarın aynı ortak kararlılıkla hareket etmesine bağlıdır.
Bir tarafta İman, Vatan ve İstiklal uğruna şehit olan kahramanlarımız ve geride kalan gözü yaşlı anneler, eşler, evlatlar…
Diğer tarafta aziz milletimizin vergileriyle İmralı’ da ve Yüce Meclisimizde sefa süren hainler…
İşte bu küresel ekonomik krizden çok daha ağır ve katlanması çok daha zor bir durum…
Ne Mutlu TÜRK’ üm Diyene !
alıntı/Sinan Yıldırım/haberdokuz