İzleyiciler

TRABZON DEMOKRATLARI

Fotoğrafım
TRABZON, Türkiye
DEMOKRAT ANAVATAN PARTİSİ İL TEŞKİLATI

24.12.2008

GN. BŞK. YRD. CENK TUNÇSİPER, KANAL-B TV "BAŞKENT OTURUMLARI"NDAYDI.

Geçtiğimiz hafta Kanal B ekranlarında yayınlanan ‘Başkent Oturumları’ Programı’nın konukları Genel Başkan Yardımcımız ve Seçim İşleri Başkanımız Cenk TUNÇSİPER, DP Genel Başkan Yardımcısı ve Seçim İşleri Başkanı Rıza AKÇALI ve MHP Genel Başkan yardımcısı ve Seçim İşleri Başkanı Faruk BAL oldu.29 Mart 2009’da yapılacak olan yerel seçimlerde merkez sağda yer alan 3 siyasi partimizin bu seçimlere nasıl hazırlandıklarını irdeleyen ve Yaşar Aysev’in yönettiği programda TUNÇSİPER partimizle ilgili olarak konuşmasının ilk bölümünde kuruluşundan bugüne Anavatan Partisi’nin durumunu özetledi. Sonrasında 29 Mart Mahalli idareler seçimlerinde uygulanan aday belirleme çalışmalarına değinen TUNÇSİPER’in yaptığı konuşmanın tam metni aşağıdadır:

2001 yılında 3 partiyle birlikte koalisyon hükümetiydik. O zaman yurt içinde meydana gelen bir ekonomik krizden dolayı o gün hükümet olan partiler meclis dışında kaldılar. Bunlardan bir tanesi de Anavatan Partisi’dir. Daha sonra Anavatan Partisi kendi içinde yeniden yapılanmaya gitti. Sayın Ali Talip Özdemir ve Sayın Nesrin Nas ile bir umut aradı. Bu arada 2004 Mahalli İdareler seçimleri bizim karşımıza çıktı. Fakat biraz önce Sayın Rıza Akçalı’ya da sorduğunuz üzere o zaman da ANAP-DYP birleşmesi gündemdeydi. O günkü kurumlar karşılıklı olarak görüşürken yine bir uzlaşma sağlanamadı ve o uzlaşmanın sağlanamaması neticesinde de biz yeteri kadar aday gösteremedik ve yeteri kadar seçim çevresinde 2004 mahalli idareler seçimlerine katılamadık.

3200 seçim çevresinin sadece 550 tanesinde Anavatan Partisi seçimlere katıldı. Bu da Türkiye’nin 1/6 oranına tekabül ediyor. 1/6 oranında aday göstermemize ve sınırlı oranda seçime katılmamıza rağmen % 2.6 gibi ciddi bir oy aldık Türkiye genelinde ve Anavatan Partisi’nin kurumsal varlığını ortaya koyduk.Daha sonra Sayın Erkan Mumcu ile birlikte Anavatan Partisi Meclis grubunu oluşturdu ve partimiz yeni bir heyecan kazandı. Yeniden bütün Türkiye’yi gezmeye ve Anavatan’ın eski duygularını yaşatmaya başladık. 2007 ‘de tabandan gelen istekle bir alternatif oluşturabilmek ve Türkiye’ye bir çözüm olabilmek için yeni bir birliktelik ortaya çıktı. Biz özveriliydik ama o gün bunu gerçekleştirmek imkanı olmadı. Bunun üzerine de fazla durmak istemiyoruz; bunun muhasebesini vatandaşlarımız, seçmenimiz yapacaktır. O günkü Genel Başkanımız Sayın Erkan Mumcu yeteri kadar bu konuda açıklamada bulundu zaten. Bundan sonra da konu çeşitli dönemlerde gündeme geldi ama şu anda biz 1 Aralık 2008 tarihi itibariyle partimizin Merkez Karar Yürütme Kurulu ve il başkanlarımız, Türkiye’nin her tarafından il genel meclisi adayı göstermeye ve mümkün olduğu kadar çok yerde de belediye başkan adayı göstermek üzere kararımızı verdik ve çalışmalara başladık.

Partimizin Merkez Karar Yürütme Kurulu 50 arkadaşımızdan oluşuyor. Bu 50 arkadaşımız Türkiye genelinde bölgelere ayrılarak sorumluluk aldılar ve sanki Anavatan Partisi’nin eski logosundaki Türkiye haritası üzerindeki bal peteğinde görülen çalışkan arılar gibi bütün Türkiye’ye dağıldılar ve şu anda adaylarımızı tespit ediyorlar.İlk startı Bursa’nın Mudanya ilçesinde mevcut belediye başkanlarımızla yaptığımız istişae toplantısında verdik. Bütün belediye başkanlarımız istisnasız olarak Anavatan Partisi’mizi 29 Mart seçimlerinde tekrar temsil edeceklerini ve Anavatan Partisi’nin adayı olduklarını deklare etti. Geçmişe kısaca şöyle bir bakarsak; 1983’te ANAVATAN’ın iktidara gelmesinden sonra 1984–1989–1994 ve 1999 yerel seçimlerinde şöyle bir tablo vardı:1984 ve 1994 seçimlerinde ANAVATAN yerel yönetimlerde Türkiye’de birinci parti olmuştur.

1989 ve 1999 seçimlerinde de 2.parti olmuştur. Yani biz aşağı yukarı Türkiye’nin her köşesinde belediye başkanı, belediye meclis üyesi ve il genel meclisi üyeleri çıkardık. Bu arkadaşlarımız 2002 seçimleriyle bir rehavete kapıldılar. Bazıları da AKP’nin tek başına iktidar olmasının millete bir avantaj sağlaması gerektiğini düşünerek sorumluluk almak istemediler ve partimizden aday olmadılar. 2004 seçimlerinde. Ama şimdi o arkadaşlarımızın hepsi, geçmiş dönemlerde belediye başkanlığı yapanlar, il genel meclisi üyesi olanlar, belediye meclis üyesi olanlar bizlere başvurarak 29 Mart yerel seçimlerinde partimizin adayı olmak istiyorlar. Biz de bu başvuruları değerlendiriyoruz. Türkiye geneline dağılmış MKYK üyesi arkadaşlarımız bunları tespit ediyorlar.

Partimizde aday belirleme sistemi merkez yoklaması şeklinde belirlendi. Bu merkez yoklamasında bazı kriterler belirledik. Örneğin; bayanlardan, gençlerden ve özürlü adaylardan adaylık müracaatlarında özel aidat almamak üzere partimiz MKYK’sı karar aldı. Onun da ötesinde yine adaylıklarda gençlere, bayanlara, özürlü vatandaşlarımıza öncelik vermek üzere prensip kararı aldık. Böylece Anavatan Partisi 29 Mart seçimlerinde tıpkı eski günlerindeki gibi, 1983’ten bu yana yapılmış 5 mahalli seçimin 4 tanesinde birinci ve ikinci parti olarak almış olduğu puanlarla, yüzdelerle Türkiye’yi yönetme şansına sahip olmuş bir siyasi parti olarak kendi yerleşim alanlarında, seçim bölgelerinde iddialıdır.Konuşmacıların da değerlendirdiği gibi siyasi partiler genelde 2 dönem iktidarda kalıyorlar ve daha sonrasında erimeye başlıyorlar. Bugün AKP iktidarı da 2002 ve 2007 seçimlerinde tek başına iktidara geldi. Demek ki bundan sonra erime dönemine, erozyona uğrama dönemine girecektir. Bunu hızlandıracak unsurlar da mevcut dünya üzerinde. Bunlardan da bahsetmeliyiz. Örneğin ABD’de başlayan bir mali kriz daha sonra reel krizi tetikleyerek önce AB ülkelerine, sonrasında dünyaya ve nihayetinde Türkiye’ye geldi.

Türkiye’nin ekonomik altyapısı yeterince güçlü olmadığı için ve Türkiye’de yanlış ekonomi politikası izlendiği için, düşük kur yüksek faiz politikasıyla toplanan sıcak paranın Türkiye’nin gerçek parası, gerçek sermayesi olmadığı için, bu tetiklenen krizden Türkiye daha fazla etkilenecek. Bu da seçim döneminde denk geliyor. Bu seçim döneminde ekonomik krizden dolayı evine ekmek götüremeyen, ekmek derdine düşmüş, sabah dükkanını açtığı zaman siftah yapamayan, icra memurlarıyla karşı karşıya kalan esnaf veya sadece kriz döneminde işsiz kalan 235 bin vatandaşımız

–ki bu sayı her geçen gün hızla artmaktadır- şapkalarını önlerine koyacak ve bugünkü iktidarın kendileri için bir çözüm olmadığını görerek diğer siyasi partilere oy vereceklerdir. Bizler de bu ülke şartları altında geçmiş tecrübelerimizden de faydalanarak 29 Mart seçimlerine kararlı bir şekilde hazırlanıyoruz ve kendimize Türkiye için bir umut olmayı hedefledik. Bunun için çalışmalarımızı yürütüyoruz. 2002 seçimlerinde 42 milyon olan seçmen sayısının birden bire 48 milyona çıkmasında dolayı ortaya çıkabilecek şaibeleri önlemek için diğer siyasi partilere bir öneride bulunmak istiyorum. Seçim işleri başkanlarımızın oluşturacağı bir kriz masası kuralım ve Türkiye genelinde bütün sandıklara hep birlikte sahip çıkalım. Hatta buna gerekiyorsa AKP’yi de dahil edelim. Onlar da bu şaibenin altında kalmasınlar çünkü bu şaibe seçimleri iptal ettirebilir önemdedir.

Ayrıca, buradaki güvenliği sağlamak için de parmağa mürekkep sürülmesi uygulamasının tekrar gündeme getirilmesini öneriyorum. Gençlerle ilgili de bir önerimiz var. Biliyorsunuz ki üniversite öğrencileri ailelerinden uzakta, gurbette eğitim görüyorlar. Bunlar seçim yönetmeliğine göre ilgili şehirde okullarından ve kaldıkları yurttan bir belge aldıkları takdirde okudukları şehirde oy kullanabilme şansına sahipler ama gençlerimiz genelde biraz ihmalcidir. Yüksek Seçim Kurulu vereceği bir talimatla her üniversitede bir seçim bürosu oluşturup üniversite öğrencilerini okudukları şehirde oy kullanmaya teşvik edebilir. Anavatan Partisi’nin böyle bir müracaatı da var, bunu takip ediyoruz. Son olarak şunları eklemek istiyorum. Halkımız unutmasın ki kendileri için çalışan, kendilerinin ekmekleri için çalışan, mücadele eden duyarlı siyasetçiler var. Bunlar mutlaka göreve gelecekler ve onların sorunlarını çözeceklerdir.

Bugün seçimlere yaklaşık 3 ay kalmışken Türkiye’nin gündeminde hala iddia ettiğim gibi tek önemli konu ekonomidir, işsizliktir, her geçen gün artan işsizlik oranlarıdır. Bugün Bursa, Denizli, Kocaeli, Konya, Bilecik ve Gaziantep’te son bir ayda 22 bin kişi işten çıkartılmıştır. Adıyaman’da iki ay içerisinde 44 fabrikanın 22’si kapanmıştır ve bundan dolayı 3500 kişi işsiz kalmıştır. Metal sektöründe 5 bin kişi işsiz kalmıştır. Ekim ayında ticaret ünvanlı iflas eden şirket sayısı 1220’den 2084’e çıkarak %70 artmıştır. Bu da göstermektedir ki Türkiye’deki ekonomik kriz hızla devam etmektedir.

Bunun ötesinde bizler Anavatan Partisi olarak genç, 38 yaşındaki Genel Başkanımız Sayın Salih Uzun, partimizin sağduyularından eski Bakanımız Sayın Oltan Sungurlu ve partimizi temsil eden duyarlı MKYK üyelerimiz, eski bakanlarımızla birlikte ekip oluşturarak Türkiye’nin yerel yönetimlerine tekrar talip oluyoruz. Burada belediyeleri kazandığımız takdirde şehirlerin tarihsel ve kültürel zenginliklerini ön plana çıkartacağımızı, yaşadığımız yerleşim alanlarının bölgesel ve coğrafi alanlarına göre teşvikler sağlatacağımızı, her şehri zenginlikleriyle anarak ekonominin kalbi merkezler oluşturacağımızı ve kazandığımız belediyeleri vatandaşlarımızla birlikte yöneteceğimizi ve seçimlerde özürlü vatandaşlarımızdan, bayanlardan ve gençlerden aidat almayarak onları aday yapmak için beklediğimizi yüce Türk milleti huzurunda bir kez daha hatırlatmak istiyorum.

Hiç yorum yok: