İzleyiciler

TRABZON DEMOKRATLARI

Fotoğrafım
TRABZON, Türkiye
DEMOKRAT ANAVATAN PARTİSİ İL TEŞKİLATI

14.08.2008

3Y AKP\'nin Başını Yedi


Başbakan’ın bir “3Y” programı vardı. “Biz gelince yasakları yeneceğiz”, “Biz gelince yoksulluğu yeneceğiz”, “Biz gelince yolsuzluğu yeneceğiz” diyordu. Şimdi bakın “3Y” programına, bunların başına bela oldu.
Yaşar Okuyan: Yani kendisi incelememiş belli ki. Çünkü şuanda yaş ortalaması 65 değil zaten. Ortalama 2002 yılı 0 yaş itibariyle 69.5, 5 yaş itibariyle de 72.3’tür. Bizde bebek ölümleri çok olduğu için beş yaşına gelmiş bir çocuğun daha sağlıklı şartlarda hayatta kalması söz konusu. Ortalama bir sigorta sisteminde, sosyal güvenlik sisteminde, Dolayısıyla daha ortada bir şey yok. 65 yaşında ortalama insanlar ölüyor, bu yaklaşım belki çalışanlar açısından değerlendirilirse, sendikaların değerlendirmesi olursa, ona bir şey söylemiyorum. Ama doğru bir şey değil. Ana muhalefet partisi olarak aman çok doğru bu diyebiliriz. Ama popülizm olur bu.
Ercan Aktan: AKP Hükümeti seçim öncesi vaatlerinde “Yolsuzluğa savaş açtık” diyerek iktidara geldi. Sizce şuanda yolsuzlukla mücadele ne durumda? Bir başarı sağlanabildi mi?
Başbakan’ın bir “3Y” programı vardı. “Biz gelince yasakları yeneceğiz”, “Biz gelince yoksulluğu yeneceğiz”, “Biz gelince yolsuzluğu yeneceğiz” diyordu. Şimdi bakın “3Y” programına, bunların başına bela oldu. Burada yolsuzluk meselesine baktığınızda çok ciddi bir iddia atıyorum ortaya. Bu Ekim ayında Cumhuriyetimizin 83. yıldönümünü kutlayacağız. Cumhuriyet tarihinde 59 tane hükümet kuruldu, bu 59. hükümet. 59 hükümetin içerisinde bütün diğer hükümetler dönemindeki yolsuzlukları, istismarları, israfları, şaibeleri, suiistimalleri alın toplayın sıraya koyun bir de AKP dönemindeki yolsuzlukları sıraya koyun daha önce olanlardan on misli daha fazladır.
Bakın bu hükümet gittiğinde Sayın Başbakan’ı yüce divana belki de yüz dosyayla gönderecekler. O bakanların belki de sekiz on tanesine 20 tane 30 tane dosya gelecek. Yüce divan belki de hep bunların dosyalarıyla uğraşmak zorunda kalacak. Bugün bırakın ana muhalefetin söylediklerini, kendi milletvekilleri çıkıyor söylüyor. Hatay Milletvekili çıkıp diyor ki “Yolsuzluk hat safhada”. Şimdi adamı partiden ihraç ediyorlar. Balıkesir Milletvekili “Maliye Bakanlığında şu yolsuzluklar var” diyor. Bunların sesi çıkmıyor, sesini kesiyorlar. Sinop Milletvekili kendi İl Başkanı’na “Yolsuzluk yapıyor” diyor. Bingöl Belediyesinde yolsuzluk var. Bir hafta sonra “Ankara’da bir defa daha görüşmüştüm” diyor. Ercan Aktan: Türkiye’nin AB noktasında; girişimleri, gelişmeleri, projeleri var. Aynı sıkıntılı durum burada da söz konusu mu? Geçtiğimiz günlerde sizin gazetelerde “Hükümet Avrupa Birliği’nden ayrılacağını ifade edecek” şeklinde bir demeciniz vardı. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Şimdi, bir defa Avrupa Birliği bunların neyine. Ben Tayyip Erdoğan’ı, Abdullah Gül’ü ve oradaki arkadaşların çoğunu 30 sene öncesinden tanıyorum. Bunlar, bundan 3 sene önce Avrupa Birliği Hristiyan kulübü diye konuşmuyorlar mıydı? Şimdi AB İslam Klübü haline mi geldi? Yoksa kendileri mi din değiştirdiler? Çok ciddi bir popülizm yapıyorlar. Günlük siyaset yapıyorlar. Bunun da anlamı halkı aldatmak demektir. Bir kere halk tarafından çok ağır eleştiriliyorlar. Bunlar AB ipine neden bu kadar sarıldılar. Bunlar yıllarca, diyorlardı. Şimdi kendileri başka bir ipe sarılıyorlar. İpi çekiyorlar başımızda bir çan dan dan diye ötüyor. Bütün Anadolu’yu çan seslerine boğdular Ezan-ı Muhammedi’yi susturuyorlar. 83 yıllık cumhuriyette hangi iktidar döneminde bu kadar kilise açıldı? Bugün olmayan kiliselerde papazlar cirit atıyor. Bergama’da dört metrelik bir harabe var, orada ayin yapılıyor. Yunanistan’dan Belediye Başkanları, Milletvekilleri geliyor. Niye? Neden? Yani bir taraftan Müslümanlık peşindeler, diğer taraftan her yerde misyonerler cirit atıyor.
Bunları yapmalarının sebebi var. Sebebi şu; AKP 4 defa kapatılan bir partiden geliyor. Tayyip Erdoğan dâhil. Bunlar diyorlar ki “Evet biz Anayasayı değiştirebilecek çoğunluktayız. Ama bizim kafa yapımız, zihniyetimiz devletin yapısıyla, devletin bazı kurumlarıyla çelişiyor. Biz bunlarla mücadele edemeyiz. O halde AB ile ABD ile iyi ilişkiler içinde olmamız gerekir.” Yani iç politikadaki kaygılarla Türkiye’yi götürüp ABD’nin ve AB’nin kucağına oturttular. Bu tamamiyle teslimiyetçi bir politika. 1946’dan bu yana ABD’ye bu kadar teslim olan bir hükümet olmamıştır. Ama 1946’dan bu yana ABD ile Türkiye’nin arası hiç bu kadar da açık olmamıştır. AB yolunda attıkları her imza Türkiye’ye ikinci bir Sevr dayatması olmuştur. 2004 6 Ekim İlerleme Raporunu açın okuyun o rapor Türkiye’ye ikinci bir Sevr antlaşması dayatmasıdır. Başbakan’ın dengeli bir rapor dediği raporda diyor ki, Ermeni sınırını açacaksın, Ermeni soykırımını tanıyacaksın, Ruhban okulunu açacaksın, Ekümenlik hakkını tanıyacaksın, Kıbrıs’ı satacaksın, PKK-Kongragel’in 9 tane maddesi var orda. Kürtçe resmi dil olacak. Saymıyorum geri kalanını. Fırat ile Dicle’nin yönetimini uluslar arası bir heyete vereceksin. Bütün bunlar varken Sayın Başbakan diyor ki “Dengeli ve Türkiye’nin yararınadır.” Arkasından ne oldu, geldi 2004’ün 15 Aralık’ı. AB’nin aldığı karar var. 6 Ekimin aynısı. İki gün sonra 17 Aralık’ta bu hükümet bayram ilan etti. Bayram dediği o belge ikinci Sevr belgesi.Ercan Aktan: Hükümetin güvendiği ve en çok öne çıkardığı uygulaması ekonomik iyileşmeyi sağladıkları iddiası ve enflasyonun düşmesi, refah seviyesini artırdık açıklamaları var. Türk Milletinin refah seviyesi gerçekten yükseldi mi?
Yaşar Okuyan: Büyüme rakamları 2005 yılında 7.6, büyüme rakamlarının içinde ithalat %64, büyüdün de nasıl? Sonuçta, ben vatandaş olarak cebimdeki paraya, satın alma gücüme bakarım.
Ercan Aktan: Anlattıklarınızdan çıkan sonuç pek de iç açıcı değil. Bu tablodan, AKP Hükümeti’nin devleti yönetebilme kabiliyetinin olmadığı sonucu mu çıkar?
Yaşar Okuyan: Mütedeyyin-Müslüman kitleyi her halükarda istismar edecek, geçim sıkıntısı, işsizlik, ekonomik sıkıntılar, dış politikadaki haysiyet kırıcı gelişmeler gibi konularda tedbir almak yerine insanları bu konularla oyalamaya çalışıyorlar.

Hiç yorum yok: