İzleyiciler

TRABZON DEMOKRATLARI

Fotoğrafım
TRABZON, Türkiye
DEMOKRAT ANAVATAN PARTİSİ İL TEŞKİLATI

23.06.2009

Borç Stoku 411,2 milyar lira oldu..


Hazine Müsteşarlığı, 31 Mayıs tarihi itibariyle ''Merkezi Yönetim Brüt Borç Stoku'' ve ''Hazine Alacak Verileri''ni açıkladı.
Buna göre, Mayıs ayı sonu itibariyle 411,2 milyar lira olan Merkezi Yönetim Brüt Borç Stokunun 282,1 milyar lira tutarındaki kısmı Türk Lirası cinsinden, 128,3 milyar lira tutarındaki kısmı döviz cinsinden, geriye kalan 0,8 milyar lira tutarındaki kısım da dövize endeksli borçlardan oluştu.
2009 Mayıs sonu itibarıyla brüt borç stokunun yüzde 57,2'si iç piyasaya, yüzde 16,2'si de kamu kesimine olan iç borçlardan meydana geldi, dış borçların ağırlığı da yüzde 26,6 olarak belirlendi.
Hazine alacak verileri31 Mayıs itibariyle Hazine alacakları da, 25,9 milyar lira olarak tespit edildi. Hazine alacak stoku içerisindeki en yüksek payın ise 14,1 milyar lira ile Mahalli İdarelere ait olduğu bildirildi.
Mayıs sonu itibariyle yapılan Hazine alacağı tahsilatı da 690 milyon lira olarak gerçekleşti.

Karşılıksız çek sayısı, ilk beş ayda yüzde 46,8 arttı


Merkez Bankası tarafından bankalara duyurulan toplam karşılıksız çek sayısı, 2009 yılının ilk beş ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 46,8 artarak 876 bin 121'e çıktı.




Merkez Bankası verilerine göre, karşılıksız çek sayısı 2008 yılının ilk beş ayında 596 bin 846 adet idi.
Aynı dönemde, mahkemeler tarafından yapılan bildirimlere göre ise, Merkez Bankasınca duyurulan yasaklanan çek sayısı da yüzde 2,2 azalarak 33 bin 888'den 33 bin 137'ye geriledi.
Bankalarca Merkez Bankasına yapılan bildirimlere göre, Merkez Bankasınca duyurusu yapılan, karşılıksız kaldıktan sonra ödenmiş çek sayısı 2009 yılının ilk beş ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20,9 artarak 398 bin 356'dan 481 bin 474'e çıktı.
Yıllık bazda yüzde 72,9 artışMerkez Bankası tarafından bankalara duyurulan toplam karşılıksız çek sayısı Mayıs ayında, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 72,9 artarak 165 bin 314'e çıktı. Karşılıksız çek sayısı 2008 yılı Mayıs ayında 95 bin 437 adet idi.
Mahkemeler tarafından yapılan bildirimlere göre, Merkez Bankasınca duyurulan yasaklanan çek sayısı da Mayıs'ta, 2008 yılının aynı ayına göre yüzde 14,4 azalarak 6 bin 409'dan 5 bin 484'e indi.
Bankalarca Merkez Bankasına yapılan bildirimlere göre, Merkez Bankasınca duyurusu yapılan karşılıksız kaldıktan sonra ödenmiş çek sayısı Mayıs ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 53,6 artarak 59 bin 592'den 91 bin 541'e çıktı.
Aylık bazda yüzde 15,1 gerilemeMayıs ayında bir önceki aya göre Merkez Bankası tarafından bankalara duyurulan toplam karşılıksız çek sayısı yaklaşık yüzde 15,1 azalarak 194 bin 837'den 165 bin 314'e gerilerken, birikimli karşılıksız çek sayısı yüzde 23,2 yükselerek 710 bin 807'den 876 bin 121'e çıktı.
Mahkemeler tarafından yapılan bildirimlere göre, Merkez Bankasınca duyurulan yasaklanan çek sayısı yüzde 31 oranında azalarak 7 bin 949'dan 5 bin 484'e indi.
Aynı dönemde, mahkemelerin bildirimleriyle Merkez Bankasınca duyurulan yasaklanan birikimli çek sayısı yüzde 19,8 artarak 27 bin 653'den 33 bin 137'ye çıkarken, bankalarca Merkez Bankasına yapılan bildirimlere göre, Merkez Bankasınca duyurusu yapılan karşılıksız kaldıktan sonra ödenmiş çek sayısı yüzde 15,8 azalarak 91 bin 541 oldu. Nisan ayında bu sayı 108 bin 676 idi.
Duyurusu yapılan, karşılıksız kaldıktan sonra birikimli ödenmiş çek sayısı da yüzde 23,5 artarak 389 bin 933'den 481 bin 474'e yükseldi.

demek ki TEĞET GEÇMEMİŞ....


Küresel kriz, Türkiye'de 50 ili vergisel açıdan oldukça kötü etkiledi. Kocaeli, İstanbul, İzmir ve Bursa'nın da aralarında bulunduğu 50 ilde vergi gelirleri, geçen yılın da altına indi.




Gelir İdaresi Başkanlığı verilerine göre, Ocak-Mayıs döneminde 81 ilin 31'inde vergi gelirleri 2008 yılının aynı döneminin üzerinde gerçekleşti. Bu iller arasında 5 aylık dönemde, geçen yıla göre 396 milyon 338 bin lira daha fazla verginin toplandığı Ankara da bulunuyor. Başkentte 2008 yılının ilk 5 ayında 8 milyar 377 milyon 335 bin lira olan vergi tahsilatı, bu yıl aynı dönemde 8 milyar 773 milyon 673 bin lira oldu.
Vergi gelirlerinde 11 milyon lira artış kaydedilen Adana ile Amasya, Artvin, Diyarbakır, Giresun, Hatay, Kars, Kastamonu, Malatya, Siirt, Sinop, Tunceli, Şanlıurfa, Van, Yozgat, Karaman, Batman, Şırnak, Osmaniye ve Düzce gibi iller de, vergi gelirlerinin yükseldiği iller arasında yer aldı.
Türkiye'yi sırtlayan iller gerilediBuna karşılık Ankara dışında vergi gelirlerinde Türkiye'yi sırtlayan iller ise vergi gelirleri bakımından geçen yılı arattı.
2008 yılının ilk 5 ayında 9 milyar 863,8 milyon lira verginin toplandığı Kocaeli'de bu rakam, bu yıl 8 milyar 192,2 milyon liraya düştü. Böylece bu ildeki vergi gelirinde geçen yıla göre 1 milyar 671,7 milyon liralık bir azalma meydana geldi.
Geçen yıl Hazineye 30 milyar 194,8 milyon lira vergi veren İstanbul'da da vergi hasılatı 827,6 milyon lira düştü ve 29 milyar 367,2 milyon lira olarak gerçekleşti.
Vergi gelirlerinde 646,7 milyon liralık erozyonun yaşandığı İzmir'de de 7 milyar 158,9 milyon lira olan vergi geliri, bu yıl 6 milyar 512,2 milyon liraya indi.
Krizden en fazla etkilenen iller arasındaki Bursa'da da 1 yıl önce 1 milyar 817,9 milyon lira vergi toplanmışken, bu yıl 1 milyar 439,4 milyon lira vergi tahsilatı yapıldı. Bu şekilde Bursa'nın vergi gelirlerinde de 378,5 milyon liralık bir gerileme yaşandı.
Diğer illerden Zonguldak'ta 256,1 milyon lira, Kırıkkale'de 61,7 milyon lira, Samsun'da 66,6 milyon lira, Tekirdağ'da 48,1 milyon lira, Eskişehir'de 44,7 milyon lira, Antalya'da da 59,4 milyon lira, Muğla'da da 46,1 milyon lira vergi düşüşü oldu.
Tahsilat oranlarıTahakkuk eden verginin tahsil edilmesi bakımından da krizin olumsuz etkileri en fazla Zonguldak'ta yaşandı.
Bu ilde tahsilat oranı, geçen yılın aynı dönemine göre 28,5 puan geriledi. 2008 yılında bu ilde tahakkuk eden her 100 liralık verginin 68,27 lirası tahsil edilirken, söz konusu rakam bu yıl 39,78 liraya geriledi.
İstanbul'da geçen yıl yüzde 80 olan tahsilat oranı, bu yıl yüzde 75,3'e, İzmir'de de 81,3 olan oran, yüzde 74,8'e indi. Vergi gelirlerindeki artışa rağmen Ankara'nın tahsilat oranında da 5,7 puanlık bir azalma meydana geldi. Ancak tahakkuk artışı, başkentin vergi gelirlerini arttırdı.
Tahsilat oranındaki düşüş Hakkari'de 18,2 puan, Yalova'da 14,4 puan, Aksaray'da 15,4 puan, Kırıkkale'de 11,9 puan, Sakarya'da 14,4 puan, Kırklareli'nde 11 puan, Karabük'de 10,2 puan, Kilis'te 10,2 puan, Samsun'da 9,6 puan, Elazığ'da 9,1 puan, Çanakkale'de 10 puan, Aydın'da 10,2 puan, Balıkesir'de de 8 puan olarak belirlendi.
Vergi gelirleri hangi ilde ne oldu?
İlk 5 aylık dönem itibariyle krizden etkilenen 50 ilde vergi gelirlerinde şu gelişim yaşandı:
İller 2008 2009

------ -------- --------
Afyonkarahisar 115.777 115.340
Ağrı 36.526 36.038
Antalya 878.676 819.281
Aydın 243.861 211.899
Balıkesir 399.555 348.908
Bilecik 40.302 39.874
Bingöl 16.537 16.438
Bolu 84.945 72.899
Bursa 1.817.849 1.439.352
Çanakkale 150.653 137.108
Çankırı 25.237 25.104
Çorum 85.258 85.168
Denizli 227.615 224.651
Edirne 164.788 146.371
Elazığ 98.182 90.607
Erzurum 115.653 112.271
Eskişehir 348.389 303.730
Gaziantep 275.171 269.616
Gümüşhane 13.872 13.744
Hakkari 9.011 5.170
Isparta 94.502 94.243
Mersin 1.364.752 1.208.077
İstanbul 30.194.786 29.367.188
İzmir 7.158.844 6.512.168
Kayseri 405.064 369.713
Kırklareli 176.309 171.938
Kocaeli 9.863.829 8.192.164
Konya 471.625 443.539
Manisa 378.257 355.615
K.Maraş 152.687 147.851
Mardin 47.899 46.792
Muğla 374.214 328.118
Nevşehir 43.918 43.739
Niğde 46.223 41.918
Ordu 144.356 123.787
Rize 145.676 133.081
Sakarya 151.533 95.728
Samsun 412.962 346.358
Sivas 124.881 115.888
Tekirdağ 690.868 642.761
Tokat 83.679 78.910
Trabzon 225.471 220.394
Uşak 64.627 64.369
Zonguldak 417.092 160.958
Aksaray 91.835 59.416
Kırıkkale 155.428 93.769
Iğdır 14.981 14.008
Yalova 82.184 56.702
Karabük 92.398 66.900
Kilis 10.077 8.364

BEKLENTİ AÇIKLANDI...

Yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 6,18...
Merkez Bankası beklenti anketine göre, Haziran ayında yıl sonu enflasyon
beklentisi yüzde 6,18 oldu.

Merkez Bankası Haziran ayı ikinci dönem beklenti anketi sonuçlarına göre,
cari ayın TÜFE beklentisi, yüzde 0,29 oldu. Bir önceki ankette bu oran 0,24 idi.
Öte yandan Haziran ayının birinci beklenti anketinde 11,443 milyar dolar olan yıl
sonu cari açık tahmini, Haziran ayının ikinci anketinde 10,824 milyar dolar seviyesine düştü.
Haziran ayının birinci anketinde yüzde -4,4 olan yıl sonu Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) beklentisi ise, Haziran ayı ikinci beklenti anketinde yüzde -4,2 oldu. Ankete göre yıl
sonu dolar kuru beklentisi ise 1,6269 oldu.

ÇAKIROĞLU ZİYARETİMİZE GELDİ...




Anavatan partisi BEYOĞLU ESKİ ilçe başkanı MKYK üyesi hemşehrimiz ALİ ÇAKIROĞLU parti binamızı ziyaret etti.


ÇAKIRLU burada sonMKYK toplantısında Birleşme ile ilgili alınan kararlar ve tavsiye edilen çalışma şartlarını ve son gelişmeleri il yönetim kurulundan arkadaşlarımızın bulunduğu ortamda bizlere anlattı.ANAP MKYK Üyesi Ali Çakıroğlu, Trabzon teşkilatını ziyaret ederek birleşme süreci hakkında bilgi verdi

Birleşme eşit şartlarda olacak


Anavatan Partisi (ANAP) Merkez Karar Yönetim Kurulu Üyesi Ali Çakıroğlu,
ANAP Trabzon İl Başkanlığı’nı ziyaret etti.
İl Başkanı İsmail İnan ve parti yöneticileri ile toplantı yapan Çakıroğlu, son dönemin önemli gündem maddesi olan DP ile birleşme hakkında partililere bilgi verdi.

Kuruluşundan beri Anavatan Partisi’nde yer aldığını, Anavatan Partisi’nin evladı gibi gördüğünü ifade eden Çakıroğlu, birleşmeye karşı olmadığını, ancak şartların eşit olmaması durumunda bunun birleşme değil ilhak olacağını ifade etti. Çakıroğlu, “Demokrat Parti’nin kapatıp bize katılması ya da bizim partimizi kapatarak DP’ye katılmamız birleşme olmaz. Bu olsa olsa ilhak olur. Kuruluşundan beri içinde olduğum, evladım gibi gördüğü partimin DP ile birleşmesine ülkemizin ve milletimizin geleceği için karşı değilim. Ancak birleşme eşit şartlarda olmalı” diye konuştu.
29 Mart yerel seçimlerinin birleşme sürecini dikkate almadan çalışmalarına başladıklarını belirten İl Başkanı İsmail inan’da, yürüttükleri çalışmalar hakkında partililere bilgi verdi. Tüm ilçelerde teşkilatlarını yenileme sürecine girdiklerini ve tek tek ilçe kongreleri yapacaklarını ifade eden İnan, “Allah’ın (c.c.) izniyle önce bütün ilçelerde kongrelerimizi yapıp, teşkilatlarımızı belirleyip, Özal çizgisinde siyaset yapmaya ve hizmet üretmeye devam edeceğiz. İlçe kongrelerimizin ardından il kongremizi yapacağız. Biz Anavatan Partisi’yiz. Ülkemizdeki elektrik, yol, su gibi bütün büyük hizmetlerin altında imzası bulunan partimiz iktidarda da olsa, muhalefette de olsa hizmet eder. Hizmet Anavatan Partisi’nin ruhunda vardır. Çünkü halka hizmet hakka hizmettir” dedi.
ÇAKIROĞLU ayrıca birleşme şeklinin de ANAVATAN partisinin düşünceleri ekseninde yapılacak çalışmalar neticesinde belirlenecektir.Bizler de Bu ülkede bütün değerleri har vurup harman savuran anlayışı göndermek adına üzerimize ne düşüyorsa yapacağız diyen çakır: ayrıca Tüm teşkilatlarda kongre sürecinin başlatıldığını bu amaçla bölge ziyaretlerinin devam ettiğini söydedi.
AVNİ ÖZASLAN /TAKAGAZETE


13.06.2009

Başbakan’dan ses yok.........


GEÇMİŞ TARİH ODUR Kİ.....


Erdoğan, Ergenekon iddianamesinde yer alan ve Ağar’a ‘ANAVATAN’la birleşmemesi için 60 milyon dolar verdiği’ savına hiçbir açıklama getirmedi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -


Başbakan Tayyip Erdoğan, Ergenekon iddianamesinde yer alan, eski DP ve DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’a “60 milyon dolar” rüşvet verdiği iddiasıyla ilgili sessizliğini koruyor. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ise Erdoğan’ı bu iddiaya yanıt vermeye çağırdı.
Ergenekon iddianamesinin “iletişim tespit tutanakları” bölümünde siyasilerle ilgili çok önemli “rüşvet” iddiaları yer alıyor. Baykal, kendisiyle ilgili iddialara net yanıt verip, yalanlarken, Erdoğan, Ağar’a “ANAVATAN’la birleşmemesi karşılığı 60 milyon dolar verdiği” iddialarına hiçbir açıklama getirmedi. İddianamede, sanıklardan, mafya elebaşısı Sami Hoştan’ın, Halil adlı kişiyle yaptığı telefon görüşmesinde, Ağar’ı kastederek “60 milyon dolar almış en son Tayyip’ten. Adam satar dedim” dediği ifade ediliyor. Konuşmanın, DP ve ANAVATAN arasında birleşmenin gerçekleşememesi sonrasında yapılan 22 Temmuz seçimlerinden sonraki bir tarihte yapılması dikkat çekiyor.


Baykal: Erdoğan sanık


Baykal, dünkü grup konuşmasında, Ergenekon iddianamesinde Erdoğan’ın “sanık” konumunda olduğuna dikkat çekti. Erdoğan’ın “Ben bu davanın savcısıyım” sözlerini anımsatan Baykal, şu görüşleri dile getirdi: “Ama şimdi görülüyor ki, Başbakan bu davanın sanıklarındandır. Çünkü iddianamede deniliyor ki, ‘Başbakan, Ağar’a 60 milyon dolar rüşvet vermiştir’. Rüşvet almak suç da vermek değil mi? Hem suç, hem günah. Bekliyorum Başbakan bu konuda açıklama yapsın, ama ses seda yok. Çıksın desin ki, vermedim, o zaman iddianamede darbe yesin. Ama ses yok.”
Ağar hâlâ açıklamadı
Birleşme projesinin son aşamada ayrılıkla sonuçlanmasına, eski DP ve DYP lideri Mehmet Ağar ve ANAVATAN Lideri Erkan Mumcu, şimdiye kadar “ikna edici” bir açıklama getiremedi. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde “sürpriz” bir şekilde başlayıp, yaklaşık 1 ayda “bütünleşme” noktasına gelen iki partinin birleşme projesinin suya düşmesi gizemini hâlâ koruyor.
Demokrat Parti adı altında birleşme hesabı yapan iki partinin birleşememe fiyaskosunda Ağar ve Mumcu’nun payı tartışılırken, özellikle Ağar bağlantılı “tarikat” ve “akçalı konular”ın etkili olduğu iddiaları konuşuluyor. Son olarak rüşvet iddialarına konu olan ANAVATAN-DYP birleşmesi, ANAVATAN’ın katılma kararı alacağı kongreden bir gün önce suya düşmüştü. Mumcu, Ağar’ın, iki partinin de Genel İdare Kurulu’nda eşit temsili ve birleşme kurultayı tarihinin ilan edilmesi konuları başta olmak üzere taahütlerini yerine getirmediğini söylemişti. Mumcu, Ağar’ın ANAVATAN’ın DP’ye “iltihak etmesi” planı yaptığını savunmuştu.
‘AKP ve Gülen devreye girdi’ iddiası
Haber kanallarında 1 Haziran 2007’de bu açıklamayı yapan Mumcu, kendisinin sonuna kadar birleşmeyi zorlayacağını ve taahhütlerin yerine getirileceği güvencesi verilmesi durumunda da kendisinin her türlü fedakârlığa hazır olduğunu açıklamıştı. Ancak Ağar bu süreçte ortadan kaybolduğu gibi tatmin edici bir açıklama da yapmamıştı. Mumcu ise ertesi gün, yani 2 Haziran’da, aslında “birleşme kararı” alınması için topladığı kurultayına Ağar’ı da davet etmişti. Mumcu’nun, kurultaya katılması için o gün 17.00’ye kadar süre tanıdığı


Ağar ise İstanbul’da Fethullah Gülen’e yakın isimlerce desteklenen “Türkçe Olimpiyatları” ödül törenine katılarak, Gülen’e övgüler düzen bir konuşma yapmayı tercih etmişti. Ağar birleşmenin niye suya düştüğünü bir türlü açıklayamazken kulislerde, AKP ve Gülen cemaatinin, birleşmenin bozulması için devreye girdiği iddiaları dile getiriliyor. sonrasındamı ne olacak Bazı Büüyük kuruluşlarla Ulaştırma bakanlığınca sağlanan be beraber alınan muayene istasyonları ihaleleri ve beraatle sonuçlanan mahkemeler..

cumhuriyet 30 temmuz 2008

AĞIT YAKMAYA DEVAM...


Ülkeler arasındaki siyaset dâhilerin satranç oyunu gibidir. Kafasını kullanan kazanır, kullanmayan kaybeder.


Balık baştan kokar derler. Doğrudur. Eğer Danimarka Başbakanı Rasmussen kendi basınına yeşil ışık yakmasaydı, Hz Muhammed’in karikatürlerini yaparak, islamın özüne hakaret edemezlerdi.


Bu davranışa izin veren Rasmussen’in katı bir İslam düşmanı olduğu kesindir. Roj TV’nin Danimarka’dan yayınları halen devam etmekte. Bu da Rasmussen’in İslam düşmanlığı kadar Türk ve Türkiye düşmanlığının en net göstergelerinden biri.


Rasmussen’in NATO Genel Sekreterliğine önce karşı çıkıp, sonra onay vermemizin anlamı nedir? Batılıların Türkler için söyledikleri bir söz var. Derler ki;’’Türkler savaş meydanında kazanır, görüşme masasında kaybederler.’’ Batılıların bu tespiti NATO zirvesinde bir daha gerçekleşti.


Açıkça kaybettik ve açıktan taviz verdik. İstanbul’da hem dayak yeyip, hem de nasıl dövdük ama diye övünen gazetelerden bazı manşetler şöyle.

Star; NATO Zaferi.

Sabah; Bilek güreşini Türkiye kazandı.

Haber Türk; Rasmussen satılık, Obama da kefil.

Türkiye; NATO’da Türk Zaferi.

Milliyet; NATO çatlak istemedi.

Hürriyet; Çıkıp özür dileyecek. Diğer gazetelerde de benzeri manşetler yer almakta.



Türkiye hangi zaferi, nasıl kazandı? AB adına konuşan Oly Rehn ‘’Türkiye’nin Tavrı AB ilişkilerini olumsuz etkiler.’’


derken aba altından sopa gösteriyordu. Rehn’e göre Türkiye kurbanlık kuzu sanki. AB ne emrederse boyun eğmek zorunda. Ev sahibi Merkel de Sayın Gül’e, ‘’AB içinde biz Rasmussen için anlaştık.’’ diyerek peşin verilmiş bir kararı onaylatmaya çalışmakta.


NATO zirvesine genel bir bakış atfedersek orada bulunan herkesin Sayın Gül ve Sayın Başbakanın karşısında olduğunu görmekteyiz. Sonuçta Rasmussen tarafı şah demiş ve satrancı kazanmıştır. Türkiye’nin kazancı nedir?

NATO Genel Sekreteri Rasmussen’in yardımcılarından biri olmak. Ayrıca Rasmussen İstanbul’la geldiğinde bütün İslam dünyasından karikatür krizi için özür dileyecekmiş.


Peki, bu özrün şekli ve şemaili belli mi? Hayır, belli değil. Rasmussen hem kendisi hem de ülkesi adına özür dilerse bu özrün önem ve değeri vardır. Yalnız kendisi adına özür dilerse hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.


Bir de Roj TV kapatılacakmış. Kapatma yetkisi varsa bugüne kadar neden kapatmadı. Yoksa nasıl kapatacak? Verilen sözlerin kefili de Başkan Obama. İyi, güzel… Yalnız verilen bu sözler ve taahhütler yazıya geçti mi? Hayır. O zaman bu kefaletin de, verilen sözlerin de hiçbir önemi yoktur. Yani NATO zirvesinden Türkiye yenik çıktı.


NATO üyesi ülkelerin bir yüksek iradesi(!) daha var. NATO’da çatlak istemiyorlarmış. Yani Türkiye’nin kurallara uygun şekilde kullanmak istediği veto hakkını çatlak olarak görmekteler. Bir NATO ülkesi olan Türkiye’nin diğer bir NATO ülkesi olan Danimarka ile iyi ilişkiler içinde bulunmasını, bunun göstergesi olarak da veto hakkının kullanılmamasını istemekteler. NATO’nun ortaklarının birbirine saygılı olmasını ve çatlağa izin verilmemesini isteyenler aynı şeyi Danimarka’dan da istemeli değiller mi? Artık Avrupa’nın da terör örgütü olarak kabul ettiği PKK’nın yayın organı Roj TV’nin Danimarka’dan yayın yapması Türkiye’ye karşı hasmane bir tutum ve çatlak değil midir? Konunun tarafları bu konuda neden sessiz kalmaktalar? Aynı şekilde NATO üyesi Türkiye’nin dinine ve peygamberine küfre benzeyen hakaretler içeren karikatürler yayınlanması çatlak değil midir? Rasmussenin çatlaklarını sıvayla kapatıp, Türkiye’ye çatlaklar açmak isteyen NATO üyelerinin düşüncelerinde samimiyet aramak yalnızca Türklere ve Türk Hükümetlerine has bir özelliktir.


Saygı duyup çatlatmak istemediğimiz NATO Genel Karargâhında ABD li subaylarca bölünmüş Türkiye haritasıyla dersler verildiği unutuldu mu?


Boş yere yenilgiyi zafer olarak yutturmaya kalkmasınlar. Türkiye’ye vaat edilen NATO Genel Sekreter Yardımcılığı da bir taltif değil, geleceğe yönelik bazı planların ön hazırlığıdır. Bu yardımcılık karşılığında Türk askerinin Afganistan’da Taliban’la savaşması istenecektir.


Eğri oturup doğru konuşalım. Gerçekleri ne kadar yamultsanız da ortadan kaldırmanız mümkün değildir.

alıntıdır.M.N/ot

SINIR....



14 defa değiştirip tam istedikleri kıvama getirdikleri İhale Kanunu, yetersiz mi kalıyordu? Yoksa, "Gelecekte bu konu Yüce Divanlık bir konu olabilir, biz bunu en sağlamı bir kanuna bağlayalım" mı denildi?Temizlenecek mayın sayısı toplamın üçte ikisi kadar olduğuna göre kalan kısım için nasıl bir uygulama yapılacaktır? Suriye sınırımız 877 Km. olduğuna göre, bahsi geçen 510 Km. nereden nereye uzanan bir sınırı kapsamaktadır? Genişliği ne kadar olacaktır? 400 metreden 700 metreye kadar tevatür muhtelif. Bu genişliğin yeterli olmayacağı kesin olduğuna göre, ilave topraklar mı kiraya verilecektir?Mayınlar temizlendikten sonra, 44 yıl bu araziyi tarımda kullanması istenen ülkenin İsrail olduğu kuvvetle muhtemel görünüyor. PKK sorunu yüzünden problemli bir coğrafyada, tarım yapacak olan İsrail firması kendi güvenliğini kendisi sağlamak isterse müsaade edilecek mi? Sınırdan içeri sızmak isteyenleri ayakbastı parası almak suretiyle geçirirse, BBG evi gibi görme imkanımız olacak mı?


Bu durumda, Suriye'nin kuzey komşusu değişmiş olmuyor mu? Suriye buna ne diyecek, kendisini kuşatılmış mı hissedecek? Bu toprakların işlenmesi için biçer döver, traktör ve diğer tarım makinelerine ihtiyaç olacak. Bu makineler için de yola ihtiyaç var. Sınır boyunca yol yapımına müsaade edilecek mi? Bu yol Kuzey Irak'ta kurulu federasyona, denize ulaşma imkanı vermiş gibi mi olacak? Yol duble olursa bizim mücahit müteahhitler ihaleye girebilecekler mi?Obama, Ülkemizi ziyareti sırasında, iki kapıdan bahsetmişti. Ermenistan ile sınır kapımız ve Heybeliada Ruhban Okulu'nun kapısı. Her ikisinin de açılmasını rica (?) etmişti. Yoksa açılması istenen kapı sayısı, basına yansıyandan daha mı fazladır? Bu arazide tarım yaparken; kiracı, başta petrol olmak üzere, muhtemel yer altı zenginliklerinin tahrikine kapılır ve bunları da işletmek isterse ne olacaktır? Ya da haberiniz olacak mıdır? Kiracı, tarımdan para kazanmak yerine, bir boru hattı döşeyip, Kuzey Irak petrollerini Akdeniz'e ulaştırır, sizin boru hattınızı işsiz bırakırsa ne yapacaksınız?

Bu iş, Başbakanı neden bu kadar sinirlendiriyor? Okyanus ötesi bir rica olduğu için mi yoksa Davos çıkışına ince ayar çekildiğini düşündüğü için mi? Başbakan'ın sinirleri çok bozulmuş olmalı ki, o kadar işin arasında, "Ak Parti demek yerine AKP diyenler, terbiyesizdir, edepsizdir." gibi çocukça bir lâf etti. Buradan, BKM Mutfak, "Çok güzel hareketler bunlar" programının yapımcı ve sunucusu, Yılmaz Erdoğan'ı ikaz ediyorum. Ara sıra, seyirciler arasındaki küçük çocuklara soruyor. "Bildiğiniz en terbiyesiz kelime nedir?" diye. Bundan böyle "AKP" diyen çocuklar çıkabilir. BİP'lemeyi unutmayın. Diğer televizyon kanallarına da tavsiyem, ne zaman "AKP" denirse hemen BİP'leyin. Unutmayın, bir AKP bir BİP. Mayın konusunda Başbakanımız bir de "Paranın dini, imanı, ırkı yoktur." diye buyurdular. Çok haklılar..Zira; para, dini de imanı da bozar, ırkı, cinsi, cibilliyeti yok eder...


alıntıdır/C.T /GZLM05.06.09

PLANLANAN SÜREÇ....


Siyasi duruş ve liyakat sahibi insanlar için çok önemli bir olgu olduğu kadar partiler içinde öyle olduğu kanaatındayım.Ne acıdır ki siyaseti okuyabilmek Aziz TÜRK MİLLETİNİN varlığını.birliğini ve dirliğini ilelebet devam ettirecek politikalar üretecek kadrolarla çalışmak teşkilat yapılanmalarına önem vermek.iç ve dış dinamikler ahlak ve şahsiyeti düzgün insanlardan kurulacak komisyonlarla takip edilmekten çok birilerinin hazırladığı tiyatrolarda oyuncu olmanın bedelini ağır ödeyeceğimizi BU SÜREÇLERİN ANAVATAN partisinin siyasi linçe uğraması ve tmsf.de satışını bekleyen bankalar gibi alıcısını bekler duruma geleceğini birleşme görüşmeleri öncesi söyledim.


Partinin içinde bulunduğu birilerinin gözlediği halde eğer herşeye rağmen şartsız ve kayıtsız anavatanı yok sayıp dp ile geçmiş zaman içinde birleşmeye karar verenlere o zamanda söyledim yinede yazılarımla ulaşıp söylemeye devam edeceğim.


Siyasi senaryo da sağ ve muhafazar seçmen üzerinde belli odaklar anavatan ve dp parti birleşmesinin verdiği enerji medya aracılığı ile ölçülmesi sonucu alınacak oyların oranları göz ününe getirildiğinde tehlike arzediyor olması rahatsızlık doğurduğundan hem anavatan hemde dp kadroları yalnış bildilendirme bilhassa Sayın Ağar üzerinde yapılan baskılarla birleşme meçhulde kalması sağ ve muhafazakar seçmenin memnun olsun veya olmasın chp ve mhp.nin karşısında duran akpye yönelmesi senaryosudur.


ANAVATAN SİYASİ olarak sonlandırılacaktır.Siyasi ikbal uğruna planın parçası olanların fazlaca pazarlık paylarının kalmadığı kanısındayım.İç ve dış mihraklar aşama aşama uygulayacakları planlarla süreçi tamamlayacaklardır.


PLANLANAN Süreç ANAVATAN için şöyle devam edecektir kanısındayım.


Birinci aşama dp parti ile birleşme sağlanırsa Aziz TÜRK MİLLETİ üzerinde oluşan birliktelik menfaate ve statükoya dayalı olduğu anlatılıp yeni yapılanmanın kongre ve propaganda süreçleri tamamlanmadan 2010 yılında yapılacak erken seçim.


Diğer olasılık iki siyasi yapı ayrıştırılarak cindoruklu dp A.şenerli anavatandır.


Her iki olasılık sağ ve muhafazakar seçmen üzerinde seçim barajından dolayı etkili olacağından mevcut iktidar hedeflediği yüzde kırklara doğro yoL alacaktır.


Siyasi linç edilen ANAVATAN bariz saldırılar ekonomik baskılar umutsuz kadrolarla ne yapabilir ki derseniz şunu söylemek isterim.


Sayın MESUT YILMAZ SAYIN ERKAN MUMCU siyasi ve ahlaki vizyon sahibi insanlarla oluşturacakları kadrolarla İMPARATORLUĞUN küllerinden YENİDEN ANAVATANIN DİK DURMASINI SAĞLAMAK zorunda oldukları kanısındayım.


ÇÜNKÜ HER İKİ ŞAHSİYET ANAVATANA AHDE VEFA BORÇLARINI ÖDEMELİDİR.BUNA MECBURDURLar.SAYIN MESUT YILMAZIN SAYIN ERKAN MUMCUNUN SİYASİ TARİHİMİZDE LAYIK OLDUKLARI YER ŞU ANDA BULUNDUKLARI YER DEĞILDİR.


ŞAHSİ düşüncem her ikisinin uzun yıllar hizmet etmesi ve hak ettikleri yerde anılmaları için ANAVATANI bulunduğu yerden alıp iktidar yapmalarıdır.Siyasi ve ahlaki duruşun bu olduğunu düşünüyorum. B.G

12.06.2009

SÜHEYL BATUM


Cindoruk'u siyasete dönmesi için kendisinin ikna ettiğini söyleyen Necmettin Karaduman, “Ancak, genel başkan adayımız Süheyl Batum'dur" dedi...


TBMM eski Başkanı Necmettin Karaduman, DP'nin genel başkanlığı için asıl adayının Süheyl Batum olduğunu söyledi.


TBMM'de gerçekleştirilen Türk Parlamenterler Birliği seçimlerine katılan Karaduman, gazetecilere açıklamalar yaptı. Karaduman, DP ile ANAVATAN arasındaki birleşme çalışmalarını yakından takip ettiğini belirterek,


"Bu birleşmenin sağlanması için iki tarafla da görüşmeler yapıyorum" dedi."Kendisi de hevesli"Hüsamettin Cindoruk'u siyasete dönmesi için kendisinin ikna ettiğini ifade eden Karaduman, ancak genel başkanlık için asıl adaylarının Anayasa Profesörü Süheyl Batum olduğunu söyledi. Türkiye'nin böyle bir siyasi harekete ihtiyacı olduğunu savunan Karaduman, Mesut Yılmaz'ın "Benim liderlik hedefim yok" açıklamaları için "Bu Sayın Cindoruk'la da Sayın Yılmaz'la da olmaz. Kafamızda yeni bir lider var bunun üzerinde çalışıyoruz. Yeni lider adayımız Süheyl Batum'dur. Kendisi de çok hevesli. Birleşmeden sonra onun adaylığını gündeme getireceğiz" dedi. Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın siyaset yapmasına sıcak bakmadığını da kaydeden Karaduman, DP'ye lider olmasını da doğru bulmuyorum" dedi.

10.06.2009

Birleşmede 'üçüncü parti' formulü!


Anavatan Partisi Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısında, DP ile birleşme konusunda “üçüncü parti” formülü ortaya atıldı
10Haziran2009 - 21:08
Anavatan Partisi Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısında, DP ile birleşme konusunda “üçüncü parti” formülü ortaya atıldı

Toplantıya katılan bir çok üye, DP’ye iltihaka ve DP çatısı altında birleşmeye karşı çıkarken, birleşmenin kurulacak üçüncü bir partinin çatısı altında olması gerektiği yolunda görüş birliğine varıldı.

Anavatan Partisi MKYK toplantısı dün Genel Başkan Salih Uzun’un başkanlığında yapıldı. 50 üyeli MKYK’ya 42 üye katıldı ve 26 üye söz alarak DP ile birleşme konusunda görüşünü açıkladı. ANKA’nın edindiği bilgeye göre, toplantıda Genel Başkan Salih Uzun birleşme konusunda aceleci davranmakla eleştirildi, DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk ile bir otelde buluşmasının yanlış olduğu belirtildi. Birleşme görüşmelerinde Cindoruk’un adının öne çıkmasından duyulan rahatsızlığın da gündem geldiği toplantıda, üyelerin büyük bölümü birleşmenin üçüncü bir parti çatısı altında olması gerektiği konusunda görüş bildirdi, Sadece DP ile değil, Saadet Partisi ve Türkiye Partisi ile de görüşmeler yapılması istendi.

Toplantıda, Genel Başkan Uzun'un, MKYK kararı olmadan komisyon üyelerini belirlemesi de eleştirilere hedef oldu. Üyelerin büyük bölümü, Uzun'un genç ve deneyimsiz olduğuna dikkat çekti ve birleşme komisyonunda alınacak kararların mutlaka MKYK'dan geçmesi gerektiğine işaret etti.

SUNGURLU’DAN ELEŞTİRİ

Partinin ağır toplarından MKYK üyesi M. Oltan Sungurlu, konuşmaya “hasta olduğum halde kendisini zorlayıp geldiğini” belirterek başladı ve “Ancak bu önemli konuyu konuşacak kadar takatim var” dedi. Erkan Mumcu ile Mehmet Ağar arasında daha önce yayınlanan deklarasyon çerçevesinde eşit bütünleşme olmasından yana olduğunu belirten Sungurlu, “Bu birleşme hukuk açısından daha kolay olur. Partimizi feshedersek niye Cindoruk’a teslim edelim. Devletimiz burada ona devrederiz. Eğer birleşme olacaksa hemen olsun, neden yıl sonunu bekliyoruz. Cindoruk bildiği gibi konuşuyor. Bütünleşme komisyonunun yapacağı tüm çalışmaları MKYK'dan geçirilmesini talep ediyorum” dedi.

-DEMOKRAT ANAVATAN PARTİSİ-

Eski devlet bakanlarından Yılmaz Karakoyunlu, MKYK’da yaptığı konuşmada, birleşme konusundaki söylemleri eleştirdi ve “Senin binan var, ben gelinim, sen damatsın diye söz konuşuluyor. Bu son derece yanlış” dedi. Dünya konjonktürüne bakıldığında sosyal demokratlığın değil milliyetçiliğin, muhafazakarlığın öne çıktığına işaret eden Karakoyunlu, “Bu çerçevede yeni bir siyasi oluşum daha faydalı. Bu yaptığımız toplantı, DP ile bütünleşme ve katılım toplantısı değil, bir istişare toplantısı şeklinde olmalı. DP’ye iltihakın faydası olmayacağı kanaatinde değilim. Yeni hüviyet ile her iki taraf da o hüviyete iştirak etmeli. Tek başına bizim iltihakımız olmaz. Ben bir çalışma yaptım yeni oluşum için. Demokrat Anavatan Partisi kurulsun mesela. Kısa adı DEVA olur. Bu isim olabilir. Halkın benimseyebileceği bir isim olabilir. Şu anda halkın içindeki zihniyet şudur: Anavatanlılar anahtarı alıp DP'ye teslim edecek. Bu yanlış, dikkatli olmamız lazım” diye konuştu.

-GENEL BAŞKAN KONUŞMASINA SAHİP ÇIKSIN-

AK Parti’den Anavatana geçen eski milletvekili Mahmut Koçak da, “Bütünleşmeler zaman mekan ve imkana bağlıdır. 27 Nisan 2007’deki bütünleşme zaman bakımından doğruydu. Şimdi DP’nin üzerinde Demirel, Ağar, Cindoruk, Aydın Menderes, Süleyman Soylu etkilidirler. Bu kadar horozun olduğu yerde sabah olur mu?” diye sordu. Genel Başkan Salih Uzun’nun Anavatan Kongresi'nde yaptığı konuşmadan pasajlar okuyan Koçak, Uzun’un bu konuşmaya sadık kalması gerektiğini söyledi. Koçak, “Uzun, Anavatan kongresinde yaptığı konuşmaya sadık kalmalı. Ve bu doğrultuda çalışalım. Eğer birleşme olursa üçüncü bir çatı altında gerçekleşmeli”
DP ile Anavatanın aynı merkez partisi olmadığını, farklı politikaları olduğunu belirten Koçak, “Biz DP çatısı altında birleşirsek, yarın önümüze faili meçhulleri koyacaklar, Ergenekonu koyacaklar. Biz bunları tabanımıza nasıl izah ederiz? Acele etmeye gerek yok önümüzde fırsatlar var” dedi.

-ÜÇÜNCÜ PARTİ ÇATISI ALTINDA BİRLEŞİLSİN-

Eski bakanlardan MKYK üyesi Cengiz Altınkaya ve Genel Sekreter Muharrem Doğan, İbrahim Özdoğan, Ergin Kahveci, Mahmut Ekşi, Erkan Seçkin, Ali Çakıroğlu gibi üyelerde birleşmede üçüncü parti çatısına destek verdiler.

Cengiz Altınkaya da, “yeni bir parti kurulmasından yana olduğunu” söyledi. “DP’de Adnan Menderes’in oğlu Aydın Menderes yok. Bu nasıl bir Demokrat Parti olabilir. O halde yeni bir parti kurularak, bu iki partiye birleşmeye öncülük yapmalı” diyen Altınkaya, yeni kurulacak partide Anavatan’ın misyonu ve vizyonunun öne çıkmasını istedi.

Anavatan Partisi Genel Sekreteri Muharrem Doğan da, yeni bir isim altında birleşmenin gerçekleşmesi gerektiğine işaret etti. Doğan, “Eşit ve adil bir bütünleşme gerçekleşmeli. Bu birleşme projesinin Türkiye ve Türk halkı için yapıldığı kamuoyuna iyi anlatılmalı. Kurulacak bütünleşme komisyonuna ise M. Oltan Sungurlu gibi deneyimli isimler alınmalı. Komisyonun tüm kararları da çalışmaları da MKYK’dan geçirilmeli” diye konuştu.

Ergin Kahveci de, “2007’nin birleşme projesi Türkiye’nin ve Türk milletinin umudu içindi. AK Parti’den kurtulma projesi idi. Ama bugünkü bütünleşme ise bir beklenti olarak görülüyor. Milletin ve memleketin umudu olarak görmüyorum” dedi.

İki dönem Manisa Belediye Başkanlığı yapan MKYK üyesi Adil Aygül de, şimdiye kadar hiçbir partinin teklifini kabul etmediğini ve hep Anavatan’da ısrar ettiğini söyledi. Aygül, “Bütünleşme görüşmelerinde hep Cindoruk ön planda. Genel Başkan Uzun arka planda kalıyor. Kamuoyunda Anavatanın oy oranının 0.8 olduğunu görüyorum ama bunu geliştirmeliyiz. Neden DP bizimle birleşmek istiyor. Onun hesabını iyi yapmamız lazım. Eşit bütünleşmeden yana olmalıyız” dedi.


İl Başkanları olarak yapılan toplantıda ise :Balıkesir il başkanı ve Malatya il başkanı Bu şekilde yapılacak birleşmeden bir şeyin çıkmayacağını beyan ederek zaman kaybı deiye yorumladılar. Trabzon İl başkanı İsmail İnan da yaptığı açıklamada Bu birleşmenin bir proje olduğu ve bu projenin her iki taraf tarafından bir kez daha ve son kez denenecek olmasından dikkatli davranmanın gerektiği ni dile getirerek;bu şekilde yapılacak eşit çalışmanın meyvesını vereceğine inanmaktayım dedi...