20 Milyon dolara Verilen Değerler...

Türkiye'de laikliğe aykırı eylemlerin odağı olma suçunun bedeli sadece 20 milyon dolardır. Milli Piyango'nun yılbaşı büyük ikramiye tutarından bile düşüktür. Hatta bu bedel, AKP Genel Merkez inşaat maliyetinin yarısından azdır.Ergenekon davası piyasaya sürülünceye kadar siyaset gündeminin en önemli başlığı AKP'nin kapatma davası idi. Ergenekon davası üste çıktı ve kapatma davasını ezdi.AB yönetimi kapatma davası nedeniyle Türkiye'yi tehdit etmişti. Joe Brosso ve Olli Rehn, 'görüşmelerin kesileceği' tehdidini savurmuş ve gündemi değiştirmişti. ABD ise Türk halkının reaksiyonunu çekmemek için bu konuda asıl tavrını ve emellerini AB aracılığıyla kullanıyordu.Her iki baskı grubu da hedeflediklerini elde etmişlerdir. Artık anlaşılmıştır ki AB ve ABD, 'görüşmeleri kesme' tehdidiyle emellerine ulaşabilecekleri kanısındadırlar.***
AKP sevi nçlidir. Şimdilik sakin tavırlıdır. Endişe ettiği beyanat enflasyonundan kurtulmak için Meclis'i tatile sokmuştur. Bazı fanatik milletvekillerinin seçim bölgelerindeki konuşmalarının hangi riskleri yaratacağını kestirmek mümkün değildir.Üstelik durum birinci örnekten daha vahimdir. Çünkü bazı yeni söylem ve eylemler için artık AKP'nin odak haline geldiği konusunda Anayasa Mahkemesi'nin yeni bir inceleme yapmasına hacet yoktur. Anayasa Mahkemesi, Haşim Kılıç hariç Sacit Adalı dahil, AKP'nin 'laikliğe aykırı eylemlerin odağı olduğunu' tespit etmiştir.Özetlersek, AKP'nin sevincini buruklaştıran üç neden vardır: Birincisi AKP kapanmaktan 1 oy farkla kurtulmuştur. İkincisi 11 üyeden 10'u 'laikliğe karşı eylemlerin odağı' olduğunu kesin hükme bağlamıştır. Mahkemenin en önemli hükmü budur. Üçüncüsü Başkan Kılıç, AKP'ye ihtar mesajı vermiştir.***
Anayasa Mahkemesi liselerdeki disiplin kurulu değildir. Orada bile cezalandırma sistemi çok gerçekçi bir silsile halinde cezanın niteliğini tasnif eder. Lise günlerinizi hatırlayın. Cezalar sırasıyla 'ihtar', 'tenbih', 'tekdir' ve 'okuldan kovulma' olarak belirlenmişti.Gazeteler dünkü manşetlerini buna ayırmıştı: 'Kapatma yok, ihtar var' deniyordu. Genel yorum yoğunlaşması, Demokrasinin kazandığı' şeklindeydi. Pekiyi, bu ihtar karşısında AKP'nin demokratikleşmeyi hızlandırması beklenebilir mi?Örneğin AKP dokunulmazlıkların kaldırılmasını gündeme getirebilir mi? Yüzde on seçilme barajını makul düzeye indirebilir mi? Yeni seçim kanunu ve siyasi partiler yasasını hazırlayabilir mi? Bunları yapılabileceğine ihtimal veren bir siyasetçi bulunduğuna ihtimal vereniniz var mı?Demokrasi kurtuldu mu? Sanmam... Ama laikliğin zor eşikte beklediği muhakkak...