İzleyiciler

TRABZON DEMOKRATLARI

Fotoğrafım
TRABZON, Türkiye
DEMOKRAT ANAVATAN PARTİSİ İL TEŞKİLATI

30.09.2009

10.Olağan İl KOngremiz....


Trabzon da ANAVATANlı olmak; Bu şehir zordur biliriz de burada iş yapmak da o denli zor. Trabzonda Partimizin 10.Olağan İl Kongresinde parti binasının yerini dahi bilmeyen aramayan sormayan hatta acı bit kahvemizi içmek adına gelmeyen uğramayanların dahi serzenişlerini isteklerini duyduk. üzüldük.
Sorduk ta nerlerdeydiniz be kardeşim bu zamana kadar. ne aradınız ne sordunuz şimdi de tutmuş bizden hesap soruyorsunuz .Geldiniz onurlandırdınız bari ses kirliliği yapmayın da millet ve bizler size olan saygımızdan sevgimizden kaybetmeyelim.
siz aramadınız arayanlarla sohbet ettiğimizi,
siz gelmediniz gelenlerle kucaklaştığımızı
siz görmediniz bizim kimlerle neler neler dertleştiğimiz o yüzden bari uzak durun da buradakilerin değerini verelim saygı ile....İNANİS

9.09.2009

İÇERİĞİ BELLİ OLMAYAN AÇILIM

Hadi itiraf edin. Hiçbir fikriniz yok değil mi? Kürt açılımı imiş.

Sormazlar mı adama, yedi yıldır neredeydiniz?

Hangi gayretin içinde oldunuz?

Hangi projeyi ürettiniz o insanlar için?

Sadece oylarını almaya çalışıyordunuz değil mi?

Meclis'e bağımsız olarak gelmek zorunda kalan temsilcileriyle bile görüşmüyordunuz.

Yüzden fazla Kürt kökenli milletvekiliniz var. Niye bir çalışma grubu kurup çözüm üretmediniz?

Öcalan bir küçük açıklama ile sizi köşeye mi sıkıştırdı?

Yoksa DTP'nin çekinmeden dile getirdiği gibi emir OBAMA sayesinde dışarıdan mı geliyor?

Sırrı Sakık ne diyordu: "Kürt açılımı sürecinde dış dinamiklerin katkısı var."

Selahattin-i Eyyubi'den, Kudüs'ten, şehit analarından bahsederek cümbür cemaat ağlamakla bu işler çözülmez. Şehit anaları, vatan için canını vermiş oğullarına "Kelle", derdini anlatmaya çalışan çiftçiye "Ananı da al git" dendiğini unutmadılar.

Daha adını bile koyamadınız açılımınızın. Kürt açılımı olmadı, demokratik açılım dediniz. Şimdi de kardeşlik ve barış açılımı diyorsunuz. Duruma göre değişiyor anlaşılan. Çok dert ettiğinizi de sanmıyorum. Nasılsa bir pişkinlik ya da bir takiyye ile çıkarsınız işin içinden.

Üniversite harçlarına yapılan zam konusunda mükemmeldiniz. "Biz yüzde sekiz zam kararı aldık, gerisi yalandır." diyor iktidarın sözcüsü. Arkasından YÖK açıklama yapıyor; "Biz zam talebinde bulunmadık. Sadece maliyetlerimizi Maliye Bakanlığı'na gönderdik. Olan bitende bir taksiratımız yoktur."

El insaf, yüzde 300 lük zamları kim uydurdu o zaman? Bu öğrenciler geri zekalı mı, işlerini güçlerini bırakıp protesto yürüyüşü yapıyorlar? Yoksa bunu da "Gelgenekon" mu yaptırıyor?

Elinizde herhangi bir plan veya yol haritası olmadan kapı kapı dolaşıp fikir dilenciliği yapmak tam da sizi anlatıyor. Fikir verenin fikrine saygı duyarmış gibi. Uzlaşmadan yanaymış gibi. Muhalefet ne derse tersini yapmıyormuş gibi.

DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna, "Biz, Kürt sorununun çözümünde Öcalan'ı muhatap alıyoruz, PKK ve Öcalan'sız bir barış süreci olmaz, 15 Ağustosta Öcalan'ın açıklayacağı yol haritasını önemsiyoruz" diyor. Tercümesi şu: "Sayın Başbakan, yalnız DTP ile görüşmen yetmez. Öcalan ve PKK ile de görüşmek zorundasın. Yoksa barış olmaz."

Tavsiyemiz şudur sayın Başbakana, Öcalan ile vatandaş Recep Tayyip Erdoğan olarak görüşün.

Bu işin sonunda Öcalan, Nobel Barış Ödülüne aday gösterilirse hiç şaşırmayacağız doğrusu.